15 Şubat 2015 Pazar

Öfke


"Özgecan, bir dolmuş şöförü tarafından kaçırıldı, tecavüz edilmek istendi(ya da edildi) ve direnince öldürüldü. Bıçaklandı ve kafasına levye ile vuruldu. DNA tespiti yapılmasın diye elleri kesildi ve yakıldı." Bu dolmuş şöförü Özgecan'ı öldürdükten sonra babasından ve arkadaşından yardım istedi, onlar da yardım ettiler.

İnsan bu haberi duyduğunda önce şok oluyor, sonra da çok üzülüyor ama ardından derin bir öfke duyuyor. Karnında, kulaklarında çınlıyor öfkesi. Artık yeter! Özgecan geri gelmeyecek, ailesi, arkadaşları bu dehşet verici olayı hafızalarından silemeyecek. Bunu yapan kişiler ise, öyle tahmin ediyoruz ki biraz içeride yatıp serbest bırakılacaklar, delil falan yetersiz bulunur belki ya da gecenin o saatinde dışarıda ne işi vardı diye Özgecan suçlanır.
Öfke, şu anda en güçlü duygum bu.
Kadın nasıl bu kadar aşağılanabilir, bu kadar değersizleştirilir. Erkekler içlerinde biriken bütün öfkeyi kadınların üstüne kusmakta kendilerini nasıl bu kadar haklı görebilir.
Özgecan'ın haberini okuduktan sonra tüm kadınlar eminim ki bunu ta içlerinde hissettiler. Adamla dolmuşta tek başına kaldığında neler hissettiğini anlayabildiler, bakışlarının anlamını sezebildiler. Hepimiz bunu bildik, bu bizim içimize o kadar işlenmiş ki. Bir kardeşimiz öldürüldü, hepimizin bir parçası öldürüldü hem de en önemli parçalarımızdan biri. İçimiz yandı. Bu yas uzun süre geçmez.
Ama bundan sonra bu kadar kolay olmayacak, bir kadını dövmek, öldürmek, aşağılamak, taciz etmek... bu kadar kolay olmamalı. Artık Yeter, yere batsın düzeniniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahlı Kadın, Deniz Kızı ve Sis

Masal anlatmak ve masal anlatıcılığı atölyesi düzenlemek için geçtiğimiz hafta Ankara’daydım. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Susan Hi...