13 Temmuz 2016 Çarşamba

Bir Yaratıcılık Tıkayıcı Olarak : Acıya Saplanmak

Aklımda bir proje var ya da yapmak istediğim bir şey. Yazı yazmak, resim yapmak, örgü örmek, uzun zamandır tarifi buzdolabına yapışmış bir yemek, meditasyon yapmak, tezimi yazmak (burada yazar konuya yavaş yavaş girmektedir) yaratıcı bir şeyler yani... Her şey hazır, evde kimse yok, ortam hazır, malzemelerim var,  tam başlayacağım "dur bir çay koyayım" ya da "bir arkadaşımı arayayım". Onu da yaptım, sonra biraz başlar ama devamını getiremem. İş o kadar kolay değil. Kendime acımaya başlarım, ben zaten yapamazdım, neden başladım ki. Sonra aklıma eski hüsranlarım gelir. Sonra her şeyi bırakıp koltuğa oturup uzun uzun kendime acımaya, kızmaya başlarım. Zaten yaptığım bir işin devamını getiremiyorum, zaten hiç kimse beni beğenmiyor, zaten 5. sınıftaki öğretmenim de  resmimi panoya asmamıştı, okulda şöyle yaptılar, evde böyle yaptılar, ah ne çok acı çektim.... Konu neydi? Neden kendime bunu yapıyorum? Neden yaratıcılıktan bu kadar korkuyorum. Bunu sormak ve peşinden gitmek gerekiyor. Neyse ki bu aralar "derine daha derine" indiğim dönemlerimdeyim de peşinden gidebiliyorum, korkusuzca. Sonra "tamam" diyorum evet, olan oldu. Sebebi de olmayabilir. Başla, sadece başla. Sadece otur başına ya da kalk ayağa. Bir müzik açıp dans etmekle başla ya da sadece rüzgara karşı oturmakla. Sadece başla ve devamı gelir. Sadece başla, devamı gelen şeylere sen de inanamayacaksın. 
Julia Cameron'un Sanatçının Yolu kitabını okuyor ve uyguluyorum bu aralar, 7. haftadayım. 12 haftalık bir program ve her hafta verdiği görevleri yapıyorum, tam bir görev insanı olduğum için bu beni çok tatmin ediyor. Her sabah da sabah sayfalarını yapıyorum. Orada sorgulamamızı beklediği bir şey de yaratıcılığımızı tıkayan nedenlerdi. Yaratıcılığımızı tahmin ettiğimizden çok farklı nedenlerle tıkıyoruz bunu hem kendim de hem de bu zamana kadar oyunculuk çalışması yaptırdığım öğrencilerimde gördüm. Akacak, gidecek müthiş bir yol var, ortaya çıkacak güzel bir eser ama bazı davranış ve düşünüş kalıplarımız bizi esir ediyor. Tıkanık yaratıcılık da çok daha farklı, bizi ve çevremizi acıtacak şekilde dışarı atılıyor. 
Kendinize ve yaratıcılığınıza giden yolda size rehberlik edecek bu kitabı sevgiyle tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahlı Kadın, Deniz Kızı ve Sis

Masal anlatmak ve masal anlatıcılığı atölyesi düzenlemek için geçtiğimiz hafta Ankara’daydım. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Susan Hi...