tag:blogger.com,1999:blog-80207179405399237632024-03-14T03:54:30.872-07:00Düş Zamanı MasalcısıBir masalcının düş dünyasıSıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.comBlogger48125tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-19916932620177521152019-02-23T14:00:00.004-08:002019-02-23T14:00:58.555-08:00Siyahlı Kadın, Deniz Kızı ve Sis<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi55d3rURiO8QHgTNMMyHYgHg7FB9nW7RIjr4niOyo3Ph2a6jMhjiJor31h1QvbYnN-3eBdb9SXZl7gVMA_ZqXMOdR-jnq7LNsrub6WTqSrdcwVf5Tr3b_zj_Q2LArCjmsFkRsMxqleXEY/s1600/images.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="225" data-original-width="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi55d3rURiO8QHgTNMMyHYgHg7FB9nW7RIjr4niOyo3Ph2a6jMhjiJor31h1QvbYnN-3eBdb9SXZl7gVMA_ZqXMOdR-jnq7LNsrub6WTqSrdcwVf5Tr3b_zj_Q2LArCjmsFkRsMxqleXEY/s1600/images.jpeg" /></a></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Masal anlatmak ve masal anlatıcılığı atölyesi düzenlemek için geçtiğimiz hafta Ankara’daydım. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Susan Hill’in yazdığı Stephan Mallatratt’ın oyunlaştırdığı Ayşe Hacımirzaoğlu’nun çevirisini yaptığı ve Mesut Turan’ın yönettiği Siyahlı Kadın’ı izleme şansı buldum.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Siyahlı Kadın 1983’de roman olarak yayınlanmış sonrasında da filme uyarlanmış. İlk defa korku alanında bir oyun izledim tiyatroda. Merakla ve korkuyla izledi oyunu seyirciler. Ben olsam seyirciyi daha çok korkuturdum diye düşünmeden edemedim. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Siyahlı Kadın ile ilgili film, roman ya da oyun eleştirisi yapmayacağım. Siyahlı Kadın’ın konusuyla ve insanın korkularıyla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;">Bundan sonra anlatacaklarım spoiler içerecektir. Sonra vay efendim sonunu söyledin demeyiniz. Yazıyı Siyahlı Kadın imgesinden yola çıkarak yazıyorum ancak olayları anlatmaya çok daha öncesinden başlayacağım, deniz kızından….</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Ankara’ya gitmeden önceki hafta tez çalışmalarım yoğunlaşmıştı ve bu yoğunlaşan çalışmalar içinde daha az uyumaya ve daha çok çalışmaya başlamıştım. Bu süreçte hem masal anlatımlarım hem de başka araştırmalarım oluyordu. Bu dönem, hayatıma deniz kızı imgesi girdiği dönemdi. Daha öncesinden de deniz kızı ile ilgili hikâyeleri araştırmış, üzerine düşünmüştüm ancak bu kez durum biraz farklı oldu. Deniz kızı benim derinlerde sakladığım şeyi bulmaya çağırıyordu ve bu sefer biraz ısrarcıydı. Deniz kızı, su ve suyun altı ile ilgili imgelerimin güçlü olduğu bu zamanda, bir masal akşamımda dinleyicilerimden biri bana bir bardak hediye etti üzerinde “Düş Zamanı Masalcısı” yazıyordu ve bir de deniz kızı işlenmişti motif olarak. Bu beni çok duygulandırdı ve deniz kızının bana vermeye geldiği mesajı anlamaya niyet ettim. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Ankara’daki atölyemde 16 Şubat Cumartesi günü; hayaller, yaratıcılık ve duygularla ilgili konuşuyorduk. Atölyenin ilk günü yaratıcılık ve hayallere uzunca bir bölüm ayırıyorum. Hayal kurmayı unuttuğumuz, yaratıcılığımızdan korktuğumuz durumların farkına varmak, her birimizin bunları yaşadığını anlamak ve paylaşmak için. Paylaşım çemberinde katılımcılardan biri deniz kızları ile ilgili bir hikâye anlattı. Çok da eski olmayan bir zamanda Amasya’da deniz kızı görülmesi ile ilgili ve benim de aklıma Efe’nin Karaburun’da kayalıklarda deniz kızı görülmesi hikâyesi ile ilgili anlattıkları geldi. Sonrasında da atölyede çalışmak için iki kişinin Andersen’in Küçük Deniz Kızı masalını seçtiklerini öğrendik. Günün son çalışması da bir masal oluşturmaktı ve ben herkese birer kart dağıttım. Kartlarda doğadan unsurlar yer alıyor ve bana “Sis” kartı çıktı. Bugünlerde Avalon’un Sisleri serisini okuyorum onun da etkisiyle masala “Bir zamanlar sislerin ardına gizlenmiş bir ada varmış” diye başladım ve birlikte çok güzel bir masal oluşturduk. Siyahlı Kadın’ı izlemeye de o akşam gittim.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>İlk defa korku tiyatrosu izledim. Geçtiğimiz günlerde korku masalları üzerine düşünmüşken böylesine bir örnekle karşılamak beni heyecanlandırdı ve korku masalları ile ilgili pek çok fikir uyandırdı. Romanın tiyatroya uyarlanması bence gayet başarılı olmuş. Efektlerle de korku unsuru yakalanmış ancak yine de seyirci daha da zorlanabilinirdi diye düşünüyorum.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Oyun “hikâyemi anlatmak istiyorum” diye başlıyor, bu hikâye anlatılmalı. Çünkü adam sürekli kabuslar görüyor, uyuyamıyor ve bunun çaresini de arkadaşlarına, dostlarına başına gelenleri anlatmakta buluyor. Bunun için de bir oyuncuya gidiyor ve kendisini çalıştırmasını istiyor. Sonuç olarak oyuncu ve adam iki kişilik bir oyun hazırlıyorlar. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Başlangıçtaki “hikâyemi anlatmam gerekiyor” kısmı beni hemen oyunun içine aldı çünkü masal anlatıcılığında da bahsettiğim ve kendi hayatımda olan durumla büyük bir benzerlik buldum. Masal akşamlarımı kendime sorduğum sorulara bulduğum yanıtlarla kurguluyorum ve her masal akşamı benim hayatımdaki bir durumun anlam arayışı oluyor. Bir çok kez de, masal anlatmaya kendi duygularımı ifade edemediğim için başladığımı söylemiştim. Benim için bir çığlık gibiydi yani oyundaki adamın “anlatmazsam kabuslar peşimi bırakmayacak” dediği gibi. Duyguların, yaşananların ifade edilmesi gerektiğini uzun zaman sonra anladım. <span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Adam başından geçenleri anlatmaya başlıyor. Burada oyunun nasıl ilerlediğini, adamın duygu ve düşünceleri değil de Siyahlı Kadın’ın duygu ve düşüncelerini anlatmak ve onun hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Çünkü asıl “anlatamayan” Siyahlı Kadın. Hikâye, İngiltere’de sislerin ardında bir adada, Yılanbalığı Bataklığında geçiyor. Sisler her gün belirli saatlerde hafifliyor ve adaya ulaşım sağlanabiliyor. Burada da atölyede konuştuğumuz sisli ada imgesiyle yeniden karşılaşmak beni bir hayli şaşırttı.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Siyahlı Kadın, evlilik dışı bir ilişkiden hamile kalan bir kadın. Varlıklı bir ailesi var ancak bu olaydan sonra ailesi ve çevresi tarafından dışlanıyor. Çocuğunu doğurmak ve ona kendi başına bakmak istiyor. Ancak zaman geçtikçe tek başına çocuğuna bakmakta zorlanıyor. Bir ablası var Yılanbalığı Bataklığı’ndaki köşkünde yaşayan, çocuğunu istemeyerek ona evlatlık veriyor ama sonradan çok pişman oluyor. Ablasının yanında yaşıyor ama kesin bir kural olarak çocuğa gerçek annesi olduğunu söylemeyeceğine dair yemin ediyor. Bir gün çocuk, dadısıyla birlikte gezmeye gidiyor ve dönüşte aniden sis bastırıyor ve at arabası kaza geçiriyorlar, bataklığa saplanıyorlar. Arabadaki herkes ve atlar ölüyor. Siyahlı Kadın büyük bir kederle ablasına düşman oluyor, onları gezmeye gönderdiği için. Günden güne eriyor. Herkes ondan korkuyor ve bir gün kalbi durarak ölüyor. Sonra da hayalet olarak hem Yılanbalığı Bataklığı’ndaki köşkte hem de hemen dışındaki kasabada görülüyor ve her görüldüğünde de bir çocuk ölüyor.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Bizim adamımız da Siyahlı Kadın’ın ablasının avukatlık işlerini halleden büroda çalışırken vefat haberinden sonra köşke evrak toplamaya gidiyor. Siyahlı Kadın ona da görünüyor. Hayaletlere inanmadığı için başta ısrarla köşke gidiyor, sonra Siyahlı Kadın’ı görülüyor, hikayesini öğreniyor ve en sonunda da yıllar sonra çocuğu ve karısı, adamın Siyahlı Kadın’ı gördüğü bir günde ölüyor. Adam yıllarca bunun acısını yaşıyor. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Oyundan çıktıktan sonra nelerden korkarız diye düşünmeye başladım. Siyahlı Kadın’da insanı korkutan nedir. Bir kişinin onu gördüğünde bir çocuğun ölmesi. Sonra Siyahlı Kadın’ı düşündüm.Günümün konusu yaratıcılık ve hayaller olduğu için de Siyahlı Kadın’ı bu bakış açısıyla ele almak istedim. Bir oyuna, bir filme birden çok bakış açısıyla bakılabilir. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Siyahlı Kadın, toplum tarafından onaylanmayan bir şey yapmış ya da yaptığı şey toplum tarafından onaylanmamış. Bu ikisi farklı durumlar. İnsan bazen bir başkaldırı ve bir güvenle toplum tarafından onaylanmayan bir şey yapıp bir kuralı yıkmak ister. Bu bilinçli bir tercih olduğundan kişiyi çok fazla yaralamayabilir ve eylemlerine devam edebilir. Burada aşkla yapılmış bir şeyin kabul görmemesi var. Bu yarattığımız bir şey olabilir. Çizdiğimiz bir resim, yaptığımız bir beste, bir fikrimiz, bir ilişkimiz. Bunun sonucunda yargılanmak ve ondan vazgeçmek zorunda kalmak çok acı verir. Gerçekleştiremeyeceğimizi düşündüğümüz için hayalimizi bir başkasına devretmek. Bu bir fikrimizin çalınması da olabilir, senaryomuzun bir başkasının eline geçmesi, alamadığımız bir müzik aletinin bir başkası tarafından alınması ve çalınması. Bu kardeşler arasında da olabilir, arkadaşlar arasında da. Anne- baba ve çocuklar arasında da. Gerçekleştiremediğimiz bir hayalden vazgeçmek ve onu başkasının yaptığını görmek. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Bu noktada Siyahlı Kadın derin bir pişmanlık duyuyor ve orada saplanıp kalıyor. Ablasının evine yerleşmesi de bunun göstergesi. Hayatına devam etmiyor, başka alternatifler düşünmüyor, başka hayaller kurmuyor. Durumu anlayıp kabul edip aşamıyor ve orada ablasıyla kendi çocuğunun ilişkisinin arasında sıkışmış bir şekilde kalıyor. Sonunda da o trajik kaza oluyor. Atlarla birlikte çocuk bataklığa saplanıyor. Hayaline öylesine sıkı tutunmuş ki hayalin kendi başına kanatlanıp uçmasına izin veremiyor ve kendisinin olmayacaksa hiç kimsenin olmasın istiyor. Ama Siyahlı Kadın için iş burada da bitmiyor.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Kalbi durarak ölüyor ama kendi acısına öylesine sıkı tutunmuş ki kendisini yalnızca acısıyla var ediyor. Yıllarca gerçekleştiremediği hayali için bir başkasını suçlayan kişiler gibi. Hayatımızın bir noktasında tıkanıp kalmak sadece kendi açımızdan değil çevremizdekiler açısından da yıkıcı olabilir. Hayattan korkan bir ebeveynin çocuğu her adım attığında onun önünü tıkaması gibi. Bir başarısızlık yaşamış arkadaşımızın her girişimizde bizi vazgeçirmeye çalışması gibi. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Siyahlı Kadın sadece kendi hayallerini kaybetmiş olmakla kalmıyor, kasabadaki herkesin umutlarına ve hayallerine musallat oluyor. Siyahlı Kadın’ı kim görürse bir çocuk ölür. Bir hayal ölür, bir umut, bir potansiyel ölür. Kasabadakiler korku içinde yaşıyorlar ve Siyahlı Kadın’ı durdurmaya kimsenin gücü yetmiyor çünkü kimsenin aklına gelmiyor. Oyundan çıktıktan sonra da bunu sorguladım, neden kimse Siyahlı Kadın’ı yok etmeye çalışmadı?</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Siyahlı Kadın’ı tek bir kişinin iç dünyası olarak ele alabileceğimiz gibi toplum olarak da ele alabiliriz. Bir kişi hayatının bir döneminde hayalini kaybetmişse, ki bu çok acı verici bir durumdur, orada saplanıp kalmak yapılacak en kolay ama en acı verici şeydir. Bundan sonra her iyi şeyi yok etmek ister. Hiç bir iyi haber almak istemez, bir işe başlamak istemez. Hayallerin yok edilmesi çok acıdır ve insan bu acıyı tekrar ve tekrar yaşamak istemez ama anlayamadığımız şey bunun üstesinden bir kere geldiğimizde artık hayata dair başka bir bakış açısına sahip olduğumuzdur. Bir kere hayalimiz kaybedip geri kazandığımızda bunun sadece bizimle ilgili olduğunu anlarız. Bundan sonra da bir başkasına hayalimizi devretmeyiz, hayalimize sahip çıkarız. Tabi ki aksilikler olur ama bir kere atlattık mı bir daha atlatacağımızı biliriz.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Toplum olarak ele almak çok daha karmaşık bir durum. Çevremizde Siyahlı Kadınlar varsa ve bizim hayallerimize musallat olmuşlarsa iki seçeceğimiz var. Ya onlara inanacağız ya da bizim üzerimizde etkileri olmadığını onlara hissettireceğiz. Anadolu Efsanelerinde de bebekleri kaçıran kadınların hikâyeleri vardır. En büyük korkularımızdan biri çocuklarımızın başına bir şey gelmesi, onlardan uzak olmak. Çocuklarımızı sadece gerçek anlamında değil yarattığımız, ürettiğimiz, bize umut veren her şey olarak ele alırsak en büyük korkumuzun onların elimizden alınması olması çok da şaşılası değil. Kalbimizi açarak, büyük bir sevgi ile ortaya koyduğumuz bir şeyin elimizden alınması ve sonra da onun yok edilmesi tarifsiz bir acı, Siyahlı Kadın’da da korkuyu getiren en büyük unsur da bu. Çünkü Siyahlı Kadın hiç bir şey yapmıyor. Onun varlığı ve yapabilecekleri korku unsurunu oluşturuyor.</span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Siyahlı Kadın’ı tercihleri için, hayalleri için, kadın oldukları için, gece dışarı çıktıkları için öldürülen kadınlar olarak da ele alabiliriz. Tüm kadın cinayetleri olarak da yorumlayabiliriz. Kadınların konumlandırıldığı yer, yapmak zorunda oldukları şeyler. Öyle çok Siyahlı Kadın var ki, kadın ya da erkek farketmeksizin. Hayalleri, istekleri ve kendi oldukları için öldürülen. Ruhları yok edilen. Aramızda birer hayalet gibi dolaşan. Onları her gördüğümüzde, haberlerini her duyduğumuzda biz de bir çocuğun ölmesine tanık oluyoruz. Siyahlı Kadınları gerçekten gördüğümüzde, onların yüzlerine, acılarına cesurca bakmayı seçtiğimizde bizim üzerimizde etkileri kalmayacak belki de. Bu geleneği devam ettirmeyeceğiz. Bu bir kısır döngü, korktukça daha da çoğalan. Bizi böylesine zorlayan şey belki de sislerin arasındaki dünyada sadece kötülüklerin olduğuna inandırılışımız, göremediğimiz şeylerin sadece korkutucu şeyler olduğunu sanmamız. İçimize dönmekten ve orada kendi benliğimizle tanışmaktan ve onun her şeyi yapabilecek güce ve güzelliğe sahip olduğunu bilmekten duyduğumuz korku. Deniz kızlarından da bu yüzden korkulur, sesleriyle denizcileri büyüledikleri söylenir. Ona kapılan bir denizcinin kaybolduğunu. Nereye gittiğini bilmeyiz, derinlere gittiğini biliriz sadece. Siyahlı Kadın bizi bataklığa saplar, deniz kızı derinlere ve duygularımızın kaynağına götürür. </span></div>
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 15px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<br />
<div style="-webkit-text-stroke-color: rgb(0, 0, 0); -webkit-text-stroke-width: initial; font-family: "Helvetica Neue"; font-size: 13px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Benim hayatım da bu ara sisli, sisler daha sonra da peşimi bırakmadı, Ankara’dan İstanbul’a gittiğimde iki gün boyunca sislerin arasında kaldım. Sisler, deniz kızları, Siyahlı Kadın üzerine düşünmeye devam ediyorum hala. Sisin içinde durduğumda görüşüm azalıyor ama sezgilerim artıyor. Sisin içinde korku ile ilerlersem bataklığa saplanıp umutlarımı kaybedebilirim ya da deniz kızlarının büyülü şarkılarının peşinden ilerlemeyi seçip denizin derinliklerinde duygularımla yüzleşebilirim. Korku öğrenilen bir şeyse cesaret de öğrenilebilir. Her birimiz hayal kurmaya devam edersek ve hayallerimizi yaşama cesareti gösterirsek Siyahlı Kadınların ruhu huzur bulur diye düşünüyorum, geçmişin hayaletlerini serbest bırakırsak geleceğimize sahip çıkabileceğimize inanıyorum. </span></div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-69870294717284846272018-04-02T10:23:00.000-07:002018-04-02T10:23:30.514-07:00Masal Battaniyemin Hikâyesi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeBkxSTDWHXJAwQz44gYxDwGUpYon7bRvPQNozXPJ4IQ1mPLZcMeDoUceAj25Sb3KR3UJdWXMIXpcSXrhWDxa-_mthhVNF-fvLdsqs9tMt_Y-E3A5rxtZLwEzaS2ik4OJvOM1pp5H_MkM/s1600/IMG_0747.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1349" data-original-width="1080" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeBkxSTDWHXJAwQz44gYxDwGUpYon7bRvPQNozXPJ4IQ1mPLZcMeDoUceAj25Sb3KR3UJdWXMIXpcSXrhWDxa-_mthhVNF-fvLdsqs9tMt_Y-E3A5rxtZLwEzaS2ik4OJvOM1pp5H_MkM/s320/IMG_0747.JPG" width="256" /></a></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Kızım Asya Mavi'ye hamileyken, çocuk
bakımıyla ilgili elime ne geçerse okuyor ne kadar blog varsa takip
ediyordum. Bu sıralarda çocuk kitapları da ilgimi çekmeye başladı
ve ben de kızıma okumak için kitaplar almaya başladım. Hem
bloglarda tavsiye edilen kitapları hem de kitapçıda okuyup hoşuma
giden kitapları alıyordum. Asya Mavi doğduğundan itibaren ona
kitap okudum o da sağolsun beni kırmadı hepsini dinledi. Bir gün,
Asya Mavi 2 yaş civarındayken, İzmir Kitap Fuarı'nda Nesin
Yayınlarında karşıma “Masal Battaniyesi” kitabı çıktı o
zamanlar masal anlatıcılığı ile yeni ilgilenmeye başlamıştım.
Kitap ve hikayesi çok hoşuma gitti, Ferida Wolff ve Hariiet May
Savitz'in yazdığı Elena Odriozola'nın resimlerini yaptığı bu
kitap karlarla kaplı küçük bir köyde başlıyor.</div>
<a name='more'></a><br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwjIfgVuOYXPeNJOf0c_FpAwSnzTYLFv09f9rGyJIqfjmNG_oArakhzhEgG-mHJp-ZsWzhhc2BTV-ofNaW6PIRUVBubIgYKH3xcRuEmPK5u5qoK6h6f1gv6qyAV7embyx-c_SZkgPJWIE/s1600/masal-battaniyesi-kapak.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="630" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwjIfgVuOYXPeNJOf0c_FpAwSnzTYLFv09f9rGyJIqfjmNG_oArakhzhEgG-mHJp-ZsWzhhc2BTV-ofNaW6PIRUVBubIgYKH3xcRuEmPK5u5qoK6h6f1gv6qyAV7embyx-c_SZkgPJWIE/s320/masal-battaniyesi-kapak.jpg" width="253" /></a></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
“Karlı
dağların derinliklerinde Masalcı Nine'nin yaşadığı küçük
bir köy varmış. Köyün çocukları Masalcı Nine'nin kocaman
battaniyesine oturup ondan masallar dinlemeyi çok severlermiş.”
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Masalcı Nine ve battaniyesi beni çok
etkiledi. 2014 yazı benim için bol masal okumak ve bol masal
anlatmakla geçiyordu. Eylül'de bir çocuk oyunu için hazırlanmaya
başlamıştık, ben de oyunda masal anlatacaktım. Masalcı Nine'nin
masalını anlatmak istedim ve bir battaniyem olmasını da çok
istedim. Masalcı Nine bir gecede tüm köyün oturabileceği bir
battaniye örebilirdi ama benim öyle bir yeteneğim yoktu. Ayrıca,
Masalcı Nine'nin battaniyesi dayanışma ile örülmüştü. Benim
de aklıma bir fikir geldi, facebook üzerinden ya da arkadaşlara
haber salarak masal battaniyem için herkesten bir parça örgü
istedim. Böylece yavaş yavaş battaniyem oluşmaya başladı.
Kendim de sevdiğim renklerde yünler alıp örmeye başladım. İlk
parça anneannemin ördüğü bir battaniyeydi, sonrasında
arkadaşlarımdan gelen bebek battaniyeleri, sökülmüş bir kazak,
küçük kare parçalar, masal battaniyesi için örülmüş
parçalar. Bir ay içinde masal battaniyemin parçaları
tamamlanmıştı annemle bu parçaları birleştirdik. Tüm köyün
oturacağı kadar büyük olmasa da yine de kocaman bir battaniyem
olmuştu.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Uzunca bir dönem her gittiğim yere
battaniyemi götürdüm. Üzerine kesinlikle ayakkabıyla basmadım.
O benim sahnem oldu, desteğim oldu. Masal battaniyesini uçan halıya
benzetenler oldu zamanla. Masal akşamlarımın başlarken önce
battaniyemi tanıttım. Bir gün masal battaniyemin üzerinde
anlatmak istemedim. Sahne için farklı şeyler denemek istiyordum.
Benim için bir geçiş süreciydi. Tüllerim oldu sonra, başka
aksesuarlarım. Masal battaniyesini sadece çocuklara masal
anlatacağım zaman yanımda götürmeye başladım. Çocuklar masal
battaniyesine bayılıyorlar. Mutlaka üzerine oturmak istiyorlar,
benim gibi ayakkabılarını çıkararak basmak istiyorlar.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Masal battaniyemin, Masalcı Nine'nin
benim için yeri çok özel. Benim masal anlatıcısı olarak değişim
ve dönüşüm sürecimde de önemli bir figür. Masal battaniyem
öyle sihirli ki gittiği her yere neşe ve huzur getiriyor. Masallar
gibi. </div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwBL_XnH1obsuHz1X6OAvFW2OwznwXZ_oEQecd6z5gxC6ShsYSMn9ZJmmi_10ZVrgs1gn0kzFP2CuPe4CqoQQIS-QXIPrepm-DegVH9_9WKvwKf1RJ1PiMaYFvwYn_BBySrRVnV0M325c/s1600/015b73a5-23ad-4f5e-a487-5a0d1c70182a.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwBL_XnH1obsuHz1X6OAvFW2OwznwXZ_oEQecd6z5gxC6ShsYSMn9ZJmmi_10ZVrgs1gn0kzFP2CuPe4CqoQQIS-QXIPrepm-DegVH9_9WKvwKf1RJ1PiMaYFvwYn_BBySrRVnV0M325c/s320/015b73a5-23ad-4f5e-a487-5a0d1c70182a.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-27293798415133404472017-09-26T10:48:00.001-07:002017-09-26T10:48:54.499-07:00Binbir Gece Masallarının Sihri<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px;">
Efe Elmas, Binbir Gece Masallarının Sihri'nin doğuş hikayesini yazdı... Keyifli okumalar</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px;">
<br /></div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px;">
<br /></div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px;">
"Elinde meşale gölgelerden çıkagelince, karanlıklar aydınlığa<br />dönüşmüş; saçtığı ışık şafağı söndürmüş adeta; güneşler onun ışığını yansıtmış; ay gözlerinin gülüşünü...<br />Sırlarının tülleri yırtılınca; yaratıklar baygın, ayaklarına serilmişler. Tatlı bakışının yoğun ışığı karşısında tutkulu gözyaşları kirpikleri ıslatmış." (Binbir gece masallarından bir şiir)</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Bambaşkadır Binbir Gece masalları.... Bu dizeler Şehrazad'ı hatırlatır bana. Onunla tanışmamız yıllar öncesine dayanıyor.... </div>
<a name='more'></a><br />
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Yıllar önce, 2014 yılının Kasım ayında rüyama bir altın bülbül girdi. Öyle güzel şakıdı öyle güzel şakıdı ki beni büyüledi... Tüyleri pullu pulluydu, renkleri muhteşemdi. Çok etkilendim renginden, tüylerinden ve sesinden. Uyandığımda altın bülbül sanki hala yanımda şakıyordu. Daha derinine dalmalıyım bu altın bülbülün dedim ve şamanik yolculuk yaptım. </div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
20 Kasım günü, yolculuğumda nagualimin rehberliğinde örümcek ağlarını geçerek muazzam bir odaya girdim. Çember şeklinde bir odaydı, ahştaptandı yatak, tüller ve ruha işleyen, huzur veren, dinginleştiren, ehlileştiren bir koku beni sardı. Çok otantikti... Değerli taşlarla süslemeli bir sandık vardı odanın köşesinde, diğer köşesinde ise süslü bir boy aynası. Ve ahşap yatak üzerinde esmer bir kadın bana bakıyordu. Saçları örgü şeklindeydi ve üzerinde eski arap giysileri vardı. Gülümsedi, gözleri parladı. Ve tek isim yankılandı kafamda "Şehrazad"... Şehrazad eliyle eski aynayı işaret etti ve derin sesiyle "Sana bir hikaye anlatmamı ister misin?" diye sordu. Evet diye yanıtladığım anda bir yolculukta buldum kendimi...</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Şamanik yolculuktan çıkarken Şehrazad oradaydı ve sadece fısıldadı "Sakın beni unutma" diye...</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Elbette unuttum onu... <span class="_47e3 _5mfr" style="font-family: inherit; line-height: 0; margin: 0px 1px; vertical-align: middle;" title="smile ifade simgesi"><img alt="" class="img" height="16" role="presentation" src="https://www.facebook.com/images/emoji.php/v9/f4c/1/16/1f642.png" style="border: 0px; vertical-align: -3px;" width="16" /><span aria-hidden="true" class="_7oe" style="display: inline-block; font-family: inherit; font-size: 0px; width: 0px;">:)</span></span> Ara ara aklıma geldi ama aklımda yoktu, halbuki tüm masal yolculuğunun her anında benleymiş. Ama iyi ki not etmişim yolculuklarımı ve rüyalarımı. (Bakınız; Yazmanın önemi)</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Ve aynı yolculukta altın bülbül "kalbinin şarkısını duymayı öğretmeye geldim" diye cevap vermiş bana. (Bülbül imgesi için bakınız: <a href="https://www.facebook.com/kadimlisan/posts/380852805627150" style="color: #365899; cursor: pointer; font-family: inherit; text-decoration: none;">https://www.facebook.com/kadimlisan/posts/380852805627150</a> )</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Yıllar sonra geçmişe dönüp baktığımda, notlarımı okuduğumda anladım bu yolculuğun anlamını; Şehrazad bana masalların kapısını açmış, masalların gizemini ve sırlarını paylaşmıştı, bu uzun yolculukta rehberlik edecekti. Çünkü 27 Kasım 2014 yılında Arya bebek doğacaktı, kalbimi açacak ve yeni bir dönemin başladığının müjdesini verecekti ve o akşam Arya bebeğin doğduğu akşam, Sıla Topçam ilk masal akşamını yapacak ve ben ilk masalımı dinlemiş olacaktım. Yolculuktan 7 gün sonra...</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Şehrazad Sıla'nın herkese açık bir yerde ilk masal akşamında masalını anlattığını sırada ona masalı fısıldarken bana da masalın gizemlerini fısıldıyordu. Ve o masal akşamını hiç unutmadık.</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
2015 yılına kadar masallar ve masalların yorumlanmasıyla ilgili Sıla ile sohbetlerimiz devam etti. Ben Sıla'dan masallar dinledim, yeni ve derin masallar, o benden yorumları, arketipleri, simgeleri dinledi. 2015 yılı bu konuşmalar sonucu "Masal ve Arketip" atölyemizin başladığı yıldı. </div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Ve Şifalı Masallar doğdu, Kabilenin Yolculuğu masal kampı doğdu ve 2017 yılında, bundan aylar öncesinde, Sıla Topçam'ın eline eskaza ama kesinlikle tesadüf olmayacak şekilde Binbir gece masalları düştü. Bir masalcının eline bir masal düşerse ne olur; tabi ki masallar yaşam bulur...</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Öyle olunca Sıla ile başladık Binbir gece üzerine konuşmaya. Daha önceden okumuştum biraz, Sıla'da okumuştu. Ama bir daha okumaya başladık. Üzerine konuştuk, tartıştık... Ve dedim ki Sıla'ya "Bence anlatmalısın." Sıla, "Nasıl anlatayım, bu klasik masallar gibi değil" diye biraz geri çekildi anlatmaktan. Batılıların tekniğiyle değil, farklı bir teknikle, Binbir gecenin ruhuyla bağ kurarak anlatabilirsin, o tekniği bul diye yanıtladım.</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Ve Sıla düşündü, sesli okudu, bağ kurdu ve buldu nasıl anlatacağını...</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Böylece Şehrazad kendini hatırlattı bize, yıllar önce "beni unutma" demesi bundandı, onun sesi olacaktık hazır olduğumuzda. </div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Şimdiden geçmişe bakınca kaderin örülen ağlarını görmek muhteşem. Yolculuğumdaki örümcek ağları, kaderin ağlarıydı, niyetlerimizin neleri öreceğini, ilmek ilmek masalların ve imgelerin bizi nasıl değiştireceğinin habercisiydi. Şamanın kozmik aleminde ve masal diyarında zaman lineer değil, döngüseldir.... Bir yolculuk veya bir masal zamana ekilmiş bir tohumdur, filizlenir ve mesajını getirir, fısıldar zamanın ötesinden duymaya açık kulaklara. Ve yine yeniliğin habercisi olarak o döngüsel zamanda bulduk kendimizi.</div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Şehrazad tekrar imgelerimizde yer aldı ve Binbir Gece Masallarının Sihrinin ilk denemesini Temmuz'da yaptık. Artık hazırdık. Sıla, Binbir gece masallarını anlatmaya devam etti, ben yorumlamaya. Ama şimdi aylardır plandığımız özel atölyeyi paylaşmaya niyetlendik bu perşembe günü. Çok heyecanlıyız. </div>
<div style="color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-bottom: 6px; margin-top: 6px;">
Bu perşembe biliyorum ki Şehrazad da bizimle olacak, masallarıyla, bilgeliğiyle ve sihriyle... Yine fısıldayacak gönüllerimize.</div>
<br />
<div style="color: #1d2129; display: inline; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin-top: 6px;">
</div>
<br />
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; -webkit-text-stroke-width: 0px; color: #1d2129; font-family: "SF Optimized", system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, ".SFNSText-Regular", sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: normal; letter-spacing: -0.11999999731779099px; margin: 6px 0px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">
Gönlü çağıran dostları bekleriz... O benim de, Sıla'nın da yıllar önce geçtiği sihirli kapıdan geçeceğiz 28 Eylül akşamı.<br /><a class="profileLink" data-hovercard-prefer-more-content-show="1" data-hovercard="/ajax/hovercard/user.php?id=597089759&extragetparams=%7B%22fref%22%3A%22mentions%22%7D" href="https://www.facebook.com/efeelmas89?fref=mentions" style="color: #365899; cursor: pointer; font-family: inherit; text-decoration: none;">Efe Elmas</a></div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-84526059694200546432017-09-25T09:52:00.003-07:002017-10-18T02:09:55.549-07:00Masal Anlatıcılığı Nedir? Masal Anlatıcısı Kimdir?<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<b>Masal
Anlatıcılığı Nedir?</b></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<b><br /></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEyXkLV7xr6-otiGbWO8uBszfyKMatS92hj4cjozjfkU80btbIoDRsG3W8pR8w_B2O1-PqQ6klHppZ69hOzl33KequLg4-EDDXwPzGBYPmLSxQhv29anrNRrkwQkWtCpTmOSHjyTO1DV0/s1600/storytelling.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="354" data-original-width="500" height="226" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEyXkLV7xr6-otiGbWO8uBszfyKMatS92hj4cjozjfkU80btbIoDRsG3W8pR8w_B2O1-PqQ6klHppZ69hOzl33KequLg4-EDDXwPzGBYPmLSxQhv29anrNRrkwQkWtCpTmOSHjyTO1DV0/s320/storytelling.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<b><br /></b></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Masal anlatıcılığı
kadim zamanlardan beridir süregelir ve dünyanın her yerinde
karşımıza çıkar. Kültürden kültüre farklılıklar
gösterir. Bunlar; anlatım tarzları, anlattıkları hikâyeler,
toplum içindeki görevleri gibi öğeler olabilir. Masal
anlatıcılığının kökleri şamanizme dayanır ve o zamanlardan
bu yana insanları iyileştirmek, varoluşlarını hatırlatmak,
ortak bir zaman ve alan yaratmak için anlatılır. Burada Mircea
Eliade'den bir alıntı yapmak istiyorum;</div>
<a name='more'></a><br />
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<i>“ Topluluk
için önemli olan olaylar sırasında – bol bir hasat, seçkin bir
üyenin ölümü, vb – bir tören evi (marapu) yapılır, bu
nedenle de anlatıcılar Yaratılış'ın ve Atalar'ın öyküsünü
anlatırlar. Bütün bu olaylar dolayısıyla, anlatıcılar büyük
bir saygı ve sevgiyle “başlangıçlar'ı, yani sahip olunan
şeylerin en değerlisi olarak korunması gereken kültürün kendi
ilkelerinin oluştuğu an'ı anımsatırlar.” </i>
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<i> </i>Masal
anlatıcısı kabilelerde çok önemli bir yere sahiptir, genelde
masal anlatıcısı bir hastalık, büyük bir kaza, bir düş
sonrası anlatıcı olur ve masal anlatmaktan başka çaresi yoktur. Masal anlatıcılığı hem çok saygı gören bir iştir hem
de zor koşullarından dolayı korkulan bir de tarafı vardır. Eski
Türk geleneklerinde masalcılar bir işte ya da tarlada çalışmazlar
sadece masal anlatıp kişilerin verdiği yiyeceklerle yaşamlarını
sürdürürlermiş.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Bu
noktada “masal” ve “mit” ayırımına da değinmek isterim.
Kabile geleneklerinde masal, ateş başında tüm topluluğa
anlatılır, ancak mitler sadece kabilede erginlenme töreninden
geçenlere anlatılır. Çünkü mitler, kutsal sözlerdir. Onları
anlatmanın kuralları vardır, örnek vermek gerekirse gündüz mit
anlatılmaz, mutlaka gece anlatmak gerekir, anlatım kesinlikle yarım
bırakılmaz gibi.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Ben
bu yazıda “masal anlatıcısı” diye ortak bir terim
kullanacağım. Bu noktada masal anlatıcısı; mit, masal, hikâye,
mesel, fıkra, anı, destan, dinsel öyküler, kahramanlık
hikâyeleri, efsane gibi türlerde anlatım yapabilir. Bunlar
farklı isimlerle adlandırılıyor bizim geleneğimizde. Bazılarından kısaca bahsetmek isterim.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Meddahlık,
kültürümüzde ve geleneksel sanatlarımızda çok önemli bir yere
sahip olan bir masal anlatıcısıdır. Meddahlar, genellikle büyük
şehirlerde, kahvehanelerde, köşe başlarında, berber
dükkanlarının önünde hikâyelerini anlatılarmış. Meddahların
en önemli özellikleri çok iyi bir taklit yeteneğine sahip
olmaları. Bir meddah anlatımında her karakteri ustalıkla ve
birebir taklit etme yeteneğine sahipmiş. Öyle ki dinleyiciler,
bazı meddahların sırf o taklidini görebilmek için koşup onu
dinlemeye gelirlermiş.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Dengbejler,
kürt masal anlatıcısıdır. “Kılam” adında deyişler
söylerler ve destanlar anlatırlar. Anlatımları hem şarkı hem
söz içerir. Gırtlaklarını çok iyi kullanılar ve seslerinin
formlarını değiştirerek dinleyiciler üzerinde derin etkiler
bırakırlar.</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Âşıklar,
yâr elinden bade içenler ve badesizler diye ikiye ayrılır. Yâr
elinden bade içenler ya rüyalarında ya bir hastalık sırasında
bir güzel görürler bu yaşlı bir derviş de olabilir ve o kişi
onlara bir yiyecek verir ya da bade içirir sonrasında kişi âşık
olur ve başlar elinde sazla anlatmaya, türkü söylemeye,
badesizler de onların yanlarında yetişen çıraklarıdır.</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Masal
anaları ve masal ataları köylerde olurlar, onlar akşamları
genelde kendi evlerinde çevrelerine insanları toplayıp masallar
anlatırlar. Gezgin masalcılar da köyden köye dolaşıp her
kaldıkları köyde konaklayıp ve halkın verdiği yiyeceklerle
yaşamını sürdüren masal anlatıcılarıdır.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<b> Bir
masal anlatıcısı neden masal anlatır?</b></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<b> </b>Temel
olarak baktığımızda masallar, geleneği aktarmak için çok güçlü
birer araçtır. Kökleri hatırlamak, kutsal olanla bağlantıyı
korumak için anlatılır masallar. Bir yandan da toplumsal kuralları
aktarmak, toplum yaşayışını ayakta tutmak için, adaleti
anlatabilmek ve hissettirmek için anlatılırlar. Eski zamanlarda
avcılar, ava çıktıklarında onlara bir de masalcı eşlik
edermiş. Masalcı masallarını anlatarak, Tanrıları onurlandır
ve Tanrılar da o avda acılara iyi avlar sunarlarmış. Aynı
zamanda masal anlatıcıları masalları, keyifli vakit geçirmek
için, neşelenmek için, bir arada olmanın mutluluğunu yaşamak
için anlatır. </div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Söyleyecek bir sözün olması, anlatacak bir hikâyenin olması masal anlatıcısı olmak için güzel ve güçlü bir sebeptir. Kadim zamanlardaki gibi "hayatta kalmak" için anlatır masal anlatıcısı ama bugünün "hayatta kalma" durumu daha farklı. Ben bir masal anlatıcısı olarak ruhumu kurtarmak için masal anlatmaya başladım. Sadece modern dünyanın kurallarına uyarak, yaşamak için yaşamak yerine daha zengin olmak ve bu zenginliğimi paylaşmak için masallar anlatmaya başladım. </div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<b>Günümüz
masal anlatıcılığı...</b></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Ülkemiz ve dünyada son yıllarda
çok güzel bir şey oluyor. Masal anlatıcılığı yeniden doğuşun
içinde. Aslına bakılırsa, masal anlatıcılığı hiç ölmedi. O
zaman bu yeniden doğan nedir?</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Şehirlerde, birbirinden farklı
topluluklara masal anlatan kişiler “Modern Masalcılar”
Geleneksel olarak bakıldığında bir köyde, belli bir topluluğa
masal anlatmaktan, ibadet için masal anlatmaktan, iyi bir av için
masal anlatmaktan ya da “yâr elinden bade içmiş olmak”tan daha
farklı bir yerde modern masal anlatıcılığı.</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Masal anlatıcısı, masal
performansları düzenliyor ancak bunlara tam anlamıyla
performans sanatı diyebilir miyiz? Masal anlatıcısı, kendi
sözlerini de performans sırasında söylediği, seyirci ile birebir temas halinde
olduğu, her anının doğaçlama geliştiği bir performans
yapıyor. Bu noktada masal anlatıcılığını çağdaş bir
performanstan ayıran şey temelde “masal”. Performans sanatının
“köksüz” olmasının aksine masal köklere bağlanıyor.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Masal, anlatıcıyı geleneğe
bağlıyor ama tek bir geleneğe değil. Geleneksel
masalcılar gibi sözlü kültürün içinde yetişmemiştir modern masal
anlatıcısı. Yazılı kültürün içine doğmuş durumda, bu
bakımdan her gelenekten masala kolayca ulaşıp, kendi değer
yargıları ile sentezleyip o şekilde aktarıyor. Şehirlerde,
her masal anlatımına gelen farklı insanlara anlatıyor ve ortak
bir dil yaratmaya çalışıyor. Hayallerin, rüyaların, sıra
dışı hayatın dili. Bu dilin unutulmaya başlandığı, bu çağda
hayal ettiklerini seyircilere gördürmek için yola çıkıyor.</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Masal anlatıcılığı, paylaşacak
bir hikâyenin olması durumudur. Masal anlatıcısı “düş
zamanını” - her şeyin bir olduğu, zamanın döngüsel olduğu
dünya- hatırlamamıza yardımcı olur. Masal anlatıcısı, köklerimizle ve ruhumuzla yeniden bağlanmamıza vesile olur. Adalet
kavramını hatırlamamızı ve onu hissetmemizi sağlar.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Modern masalcı, yazgılı olduğu
yazılı kültür ile özlemini çektiği sözlü kültüre açılan
kapıyı önce kendi içinde bulur, sonra diğerlerine yolu gösterir.
</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-46882401258154859492017-09-09T12:21:00.002-07:002017-09-09T12:21:09.409-07:00TedXDEU Kutumun Dışında Konuşması<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuM5KRoqGVK1cPJ3JnNtgK9_MEwMruW5IzWuzlKC3yEiXTHkzdDN_p6knFpJudLytSRbwj6fpQQcfBso8ncuzBN4AGEkxCjuc6jUmTwHc3j4shZKd0GZUE4XHBcrjA_aPcyjr_3RoZslw/s1600/944863_10156513258870167_2772505282836511182_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="480" data-original-width="480" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuM5KRoqGVK1cPJ3JnNtgK9_MEwMruW5IzWuzlKC3yEiXTHkzdDN_p6knFpJudLytSRbwj6fpQQcfBso8ncuzBN4AGEkxCjuc6jUmTwHc3j4shZKd0GZUE4XHBcrjA_aPcyjr_3RoZslw/s320/944863_10156513258870167_2772505282836511182_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
2016 yılından bu yana hayatımda pek
çok şey değişti. Aslında değişim 2012 yılında kızımın
doğumuyla ve çocukluğumun geçtiği mahalleye taşınmamızla
başladı. Hatırlamaya başladım, o zamana kadar aklımdan çıkan
her şeyi. Sorgulamaya başladım, nasıl bir çocuktum, nelerden
hoşlanırdım, neler beni mutlu ederdi, kendimi nerede kapattım?
Kendimi nerede unuttum? Sonra hayatıma masal anlatıcılığı girdi
ve hemen ardından da şamanizm. Sonrasında ise değişim hızlandı,
hızla hatırlamaya ve anlamaya başladım. Anladıkça değiştirdim
hikâyemi.</div>
<a name='more'></a>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Hayatımızı anlamlandırmak için
kendimize hikâyeler uyduruyoruz, bunların değişebildiğini
farkettiğimde özgürleştim. Bu videoda çocukluğumdan
bahsediyorum ve kendimi hapsettiğim kutuları gördüğüm zamanları
anlatıyorum sonra da kendi otantik kutumla mutlu mesut
yaşayabileceğimi anlatıyorum.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Videoda da bahsetmişim, hikâyeler
değişir. Şimdi bu yaşadığım sürecin hikâyesini başka
anlatıyorum. Değişmeyen tek şey hakikattir, hakikate ne kadar
yaklaşırsam onu anlatış biçimim değişiyor.
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Hakikat aynı, hikâye değişik.....
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Şimdi geçtiğim iki yıla bakıyorum
da ne çok şey yaşandı, ne çok şey çözüldü ve ben ne çok
şey öğrendim. Bu videoya baktığımda öğrendiğim en önemli
şey ise; kollarımın hareketini engelleyen ve beni 80 yaşında
gösteren şalları artık takmıyor oluşum, şükürler olsun:)
</div>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=C4R-07epQmU">Videoyu izlemek için tıklayınız</a></div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-7444699091586688682017-09-03T14:28:00.000-07:002017-09-03T14:34:06.821-07:00Fok Kadın Masalı Videosu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjphBT-DMQpu8he2mygF9AW5GcjxiI6AiyNCrBn_AHqJvRsVDCwaOn5n97p9gZYGKH33MaAxH3ltIF99moTdaWeIBk06FW7jnHwV2RrhUVtiag56_Oj8-Vib1Ot5T1WWZyeQqHpS56jQOY/s1600/IMG_5311.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1024" data-original-width="768" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjphBT-DMQpu8he2mygF9AW5GcjxiI6AiyNCrBn_AHqJvRsVDCwaOn5n97p9gZYGKH33MaAxH3ltIF99moTdaWeIBk06FW7jnHwV2RrhUVtiag56_Oj8-Vib1Ot5T1WWZyeQqHpS56jQOY/s320/IMG_5311.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<br />
Fethiye Faralya'da 2017 Temmuz ayında gerçekleştirdiğimiz Kabilenin Yolculuğu - Masallarla İçsel Keşif Kampı'nda Fok Kadın masalını anlatmıştım. Masal, Clarissa P. Estes'in Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabından en sevdiğim masallardan biri. O gün, dolunay günüydü. Önce Kelebekler Vadisi'nde Efe Elmas ile kadim labirentin sırlarını keşfettik. Sonra tekne bizi Faralya'ya geri getirdi, güneş batmak üzereydi. Hepimiz yaşlı kayanın üzerine oturduk, masalı anlatmak yoktu hesapta ama her şey o masal içindi sanki... O gün hayatımda yaşadığım en büyülü anlardan biriydi. Videoda bence o anın sadece küçük bir kısmı hissediliyor. Cırcır böceklerinin sesi, denizin sakinliği ve gökyüzünün muhteşemliği... Masallar yazıldığında nasıl donuyorsa videoya alındığında da donuyor bence. Ben bunu paylaşmak istedim, her şeyden öte muhteşem doğanın hatırına. Umarım bu masal sizlere de ilham olur.<br />
<br />
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=sJHPGSmeqTs&t=33s">Masalı dinlemek için tıklayın</a><br />
<br />Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-8600714520944434162017-09-01T04:42:00.001-07:002019-11-04T03:59:25.062-08:00İzmir'de Masal Kapısı Masal Anlatıcılığı Atölyesi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhh1wlm-zx4cLUyR8c_uM6B2sGXdrU2wSpPo255v_r9jL43GVAi3EpQ03wafYgNyHdrkJitG_BmGSBG30aUh85frd-mqvi4ozzD78yYxJQZmTpG1I28ze3aHVWxbg83cxoIdFbE3EIaSE8/s1600/20882313_1489460254479718_2093298524393818246_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="679" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhh1wlm-zx4cLUyR8c_uM6B2sGXdrU2wSpPo255v_r9jL43GVAi3EpQ03wafYgNyHdrkJitG_BmGSBG30aUh85frd-mqvi4ozzD78yYxJQZmTpG1I28ze3aHVWxbg83cxoIdFbE3EIaSE8/s320/20882313_1489460254479718_2093298524393818246_n.jpg" width="226" /></a></div>
<span style="background-color: white; color: #4b4f56; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #4b4f56; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #4b4f56; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #4b4f56; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;">Masal anlatıcılığının kapılarını aralamak isteyenler için İzmir'de “Masal Kapısı Masal Anlatıcılığı Atölyesi” eğitimi başlangıç oluşturacak temel bir eğitimdir. İlhamdan performansa kadar olan süreçte masalcı neler yapar? Anlatımına duyularını ve duygularını nasıl katar? Beden ve sesin anlatıcılıktaki önemi nedir? Performans hazırlamanın ve anlatma tutkusunu daimi tutmanın sırrı nedir? </span><br />
<span style="background-color: white; color: #4b4f56; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;">Yer yaştan ve her meslek grubundan yetişkin katılımcı için yapılacak olan “Masal Kapısı” anlatıcılık eğitimi masal anlatıcısı olmak, öğrencilerine masal anlatmak, çocuklarına masal anlatmak, içindeki çocukla bağlantı kurmak, yaratıcılık ve ilhamı açığa çıkartmak isteyen herkes için bu eğitim uygundur. </span><br />
<a name='more'></a><br style="color: #4b4f56; font-family: 'SF Optimized', system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, '.SFNSText-Regular', sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;" />
<br style="color: #4b4f56; font-family: 'SF Optimized', system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, '.SFNSText-Regular', sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;" />
<br style="color: #4b4f56; font-family: 'SF Optimized', system-ui, -apple-system, BlinkMacSystemFont, '.SFNSText-Regular', sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;" />
<span style="background-color: white; color: #4b4f56; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;">1.Der</span><span class="text_exposed_show" style="color: #4b4f56; display: inline; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;">s<br />Hayaller, İlham ve Yaratıcılık<br />Masal anlatmak, hayal kurmakla mümkündür. Masalcı doğru masalı bulduğunda onu görmeye de başlar. Bu derste hayal kurmanın önemi üzerine çalışacağız, yaratıcılığı geliştirmek, sonsuz kaynağımızla bağlantı kurmak için egzersizler yapacağız ve ilhamla dolacağız.<br /><br /><br />2.Ders<br />Duygular ve Duyular<br />Masalcı kendi duygularıyla bağlantıda olmazsa, masaldaki duyguların da farkında olamaz. Onları aktarabilmek için duygularımızın derinine inmeliyiz. Kelimeler ve duygularımız arasındaki ilişkiye yakından bakacağız. Duygularımızı ifade ederken kullandığımız bir diğer şey de duyularımızdır. Duyusal algımızı zenginleştirerek, onları yaşayan bir hale getireceğiz.<br /><br />3.Ders<br />Beden ve Ses Kullanımı<br />Bedeni masalcının enstrumanıdır. İyi kullanılmayan bir enstruman amaca hizmet etmez. Bu derste bedenimizi ve sesimizi rahatlatmayı, nefesimizi doğru kullanmayı öğreneceğiz. Bir masalcı konuşamasaydı tüm masalı bedeniyle nasıl yaratırdı?<br /><br />4.Ders<br />İfade ve Tutku<br />Dinleyen birileri olmadıktan sonra masal anlatmak neye yarar? Masalı hayal ettik, duyularımızı ve duygularımızı kattık, bedenimiz hazır peki bunu bir performans haline nasıl getireceğiz? Bir bütün olarak nasıl ifade edeceğiz? Bu derste kendimizi ifade etmeyi, performans hazırlamayı ve eğer içimizde yanan masalcı ateşi varsa bunu sonsuz hale getirmeyi deneyimleyeceğiz.<br /><br /></span><br />
<span class="text_exposed_show" style="color: #4b4f56; display: inline; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;"><br /><br />Sıla Topçam Kimdir?<br /></span><br />
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;">İzmir'de 1986 yılında doğdu. Tiyatro eğitimini 2008 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları, Oyunculuk Bölümü’nde tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde yüksek lisans programından 2019 yılında “Masal Anlatıcılığı ve Günümüz Masal Anlatıcılığında Hazırlık Süreçleri” başlıklı teziyle mezun oldu.</span></div>
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 14px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>2008 yılından itibaren çocuk ve gençlik oyunlarında rol aldı. Bunun yanı sıra çocuklarla, gençlerle ve yetişkinlerle tiyatro çalışmaları yaptı, bireysel olarak oyunculuk dersleri verdi. 2014 yılında masallarla ve masal anlatıcılığı ile tanıştı ve çalışmalarını anlatıcılık alanında yapmaya devam etti. </span></div>
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 14px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Farklı anlatıcılık ekollerini deneyimlemek ve bakış açısını genişletmek amacıyla çeşitli eğitimler aldı. 2014 yılında Judith Liberman’ın anlatıcılık modüllerine katıldı, 2016’da Seiba Uluslararası Hikâye Anlatılıcılığı Merkezi’nde iki yıllık “Anlatıcının Yolu” sertifikalı programını tamamladı, 2016 yılında Sue Hollingsworth’ün biyografik anlatım kampına katıldı. </span></div>
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 14px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Ayşe Nilgün Arıt’tın “Maya Şaman Öğretisi Eğitimi” çalışmalarına katılması, hayatına ve anlatıcılık sanatına şamanik bakış açısı ile bakma şansını sundu, çalışmalarında farklı bir yön çizmesinin kapılarını açtı. Efe Elmas'tan masalların ve mitlerin simge ve arketipleri üzerine aldığı eğitimler anlatıcılık alanında derinleşme imkanı sundu. Efe Elmas ile ortaklaşa yürüttükleri “Masal ve Arketip” , “Şifalı Masallar” atölyelerinde masal anlatımı ve masalların yorumlanması çalışmaları yaptılar. Bu çalışmaların yanı sıra “Masallarla İçsel Keşif Ruhun Yolculuğu” masal kampları düzenlemektedirler. </span></div>
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 14px;">
<span style="font-kerning: none;"></span><br /></div>
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>İzmir Devlet Tiyatrosu bünyesinde yönetmenliğini Gürol Tonbul'un yaptığı Bizden Masallar projesinde Nohut Oğlan ve Şahmeran masalları ile seyirci karşısına çıktı. Projenin prova ve çalışma aşamalarının sonucunda, masal anlatıcılığı performans sanatı ile birleştirilerek yeni bir ifade biçimi geliştirildi. Nohut Oğlan masalı ile 2018 Türkiye – Tayland Karşılıklı Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında Tayland'da Türkiye'yi temsilen bulundu. “Bizden Masallar” halen İzmir Devlet Tiyatrosu'nda, cezaevlerinde, köy okullarında, festivallerde anlatılmakta olup çocuklar ve yetişkinler için sahnelenmeye devam ediyor.</span></div>
<span class="text_exposed_show" style="color: #4b4f56; display: inline; font-family: "sf optimized" , , , "blinkmacsystemfont" , ".sfnstext-regular" , sans-serif; font-size: 14.000000953674316px; letter-spacing: -0.11999999731779099px;">
</span><br />
<div style="font-family: Arial; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-kerning: none;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>İzmir, İstanbul ve Ankara'da “Düş Zamanı Masal Anlatımları” ve içeriği tez çalışmasından ve anlatıcılık deneyimlerindenden oluşan “Masal Kapısı Masal Anlatıcılığı Eğitimi”ni düzenlemeye devam ediyor.</span></div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-31404829041303284132017-09-01T00:34:00.000-07:002017-09-01T00:34:27.408-07:00"Hayır"da Hayır Vardır.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0hhdmcFMGqbNZVov833Ec2dn6H-6aHkTwentLxZli9Pto22ZUdK0EwilEVIUFI5pG1qMksUz8hnZu98Vy9RP9mdhE7qRw1IDM6EQosOp3Gz5OiOMHwlEW9W7hWVK-SSftXEYTLjN4trk/s1600/636037076112376547-1932492821_just-say-no.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="903" data-original-width="1019" height="283" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0hhdmcFMGqbNZVov833Ec2dn6H-6aHkTwentLxZli9Pto22ZUdK0EwilEVIUFI5pG1qMksUz8hnZu98Vy9RP9mdhE7qRw1IDM6EQosOp3Gz5OiOMHwlEW9W7hWVK-SSftXEYTLjN4trk/s320/636037076112376547-1932492821_just-say-no.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Vatan Şaşmaz cinayeti ile ilgili haberleri okudum, hepsini değil. Bir sürü tespitte bulunulmuş, dedikodu kısmını ise hiç bilmiyorum. Benim bu olayda gördüğüm şey, çetrefilli bir aşk hikâyesi ve "hayır" diyemeyen bir erkek.<br />
<br />
Hayır diyemeyen birini görünce de eski yaralarıma dokunulmuş oldu. "Vatan Şaşmaz'ın o odada ne işi vardı?" diye düşündüm. Onu suçlamak için değil, merak ettiğim için. Bitmiş bir ilişki, bir taraftan da bir evlilik ve doğacak olan bir bebek var. O kişi neden o odaya girmiştir ve odadan çıkmak üzereyken sırtından vurulmuştur?<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Bu konu üzerine düşünmeye başladım, artık "hayır" diyebildiğimi düşünüyorum derken "hayır" diyemediğim kişiler olduğunu farkettim ve bu beni çok rahatsız etti. Sonra çevremde bunu yapamayan insanları düşündüm. Emekleri sömürüldüğü halde, istemedikleri durumlara sokuldukları halde, o kişiyi sevmedikleri halde "hayır" diyemiyorlar. Hayatımıza karışılmasına izin veriyoruz, duygularımızın sömürülmesine ve suistimal edilmeye izin veriyoruz.<br />
<br />
Anne ve babamıza "hayır" diyemiyoruz en başta. Onlara hayır dersek, hayırsız evlat olacağımız öğretilmiş. Öğretmenlerimize karşı gelemiyoruz, patronlarımıza zaten ses çıkaramıyoruz. Ama temelde suistimal ailede başlıyor. Kaçımız akrabalarımızdan birini öpmek istemediğimiz halde annemizin ayıp oluyor bakışıyla onu öptük? Bedenimiz, duygularımız, düşüncelerimiz üzerinde söz sahibi olabilmek için ciddi bir mücadeleye girmemiz gerekiyor, hem de en sevdiklerimizle. Sonra da bu mücadeleye girersek onların bizi sevmeyeceklerini düşünüyoruz.<br />
<br />
"Hayır" dediğimizde karşı tarafı özgürleştirmiş oluyoruz aslında, ona karmaşık cevaplar vermiyoruz. İstemediğin halde yanında bulunmak, istemediğin halde yaptıklarına göz yummak karşı taraftaki kişi için dayanılmaz. Bize lafla "hayır" deyip bir kaç kez ısrar ettiğinizde "tamam" diyen birine ne kadar güvenebiliriz?. Sadece şu mesajı alırız "ısrarlarına devam et" Bunu da ailelerimizden öğreniyoruz, "hayır" demeyi bilmeyen, sözünün arkasında durmayan ana babalar kafa karışıklığından başka bir şey yaratmıyorlar. Size hiç bir zaman tam anlamıyla "hayır" denmemişse durmayı ve başkasının sınırlarına saygı duymayı beceremiyorsunuz. O "hayır"ların hepsi "ısrar edersem evet'e çevrilebilir" gibi geliyor. Bu yüzden ilişki istemeyen bir kadının "hayır"ı naz olarak algılanıyor. Taciz de hak sayılıyor, çünkü gerçekten "hayır" dediğini anlayamıyor.<br />
<br />
Bir ilişkiyi süründürerek, o kişi üzülmesin, kırılmasın, ayıp olur, söz vermiş oldum diye düşünerek sadece kendi ölüm ilanımızı hazırlamış oluyoruz, sırtımızdan vurulmamış olabiliriz ama ruhumuzdan vuruluyoruz. İstemeden yaptığımız her hareket, sınırını çizemediğimiz her durum hayat enerjimizi sömürüyor, bizi yavaş yavaş öldürüyor. Çevremizde kaç kişi var, istemediğimiz halde hayatımıza bir yerden girmeye çalışan? Biz kimlerin hayatına pek de bizi istemediğini sezdiğimiz halde giriyoruz? Hayır diyemez nasıl olsa diye haketmediğimiz şeyleri istiyoruz?<br />
"Hayır" diyebildiğimiz ve "Hayır"lara saygılı olduğumuz güzel bir ömür dilerim...Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-6794059094735525902017-07-19T10:26:00.000-07:002017-07-19T10:26:07.060-07:00Kalbi Kırık Hüsniye<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5ksdIaeNAvnADorSmLfrx6Iw_-7rXrb4ni-Zzoi8S9Ax4obxRmdr8mmm3kQTrL6x0WO7kg_IUPwRg7NKMKBV784gnzs-Px54vJOpUEQIK6n0oMcoFsTqO_jq_IhWbxoVOLBJugguDE6Q/s1600/d22b9612add11729a821582cd75f377c.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="421" data-original-width="325" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5ksdIaeNAvnADorSmLfrx6Iw_-7rXrb4ni-Zzoi8S9Ax4obxRmdr8mmm3kQTrL6x0WO7kg_IUPwRg7NKMKBV784gnzs-Px54vJOpUEQIK6n0oMcoFsTqO_jq_IhWbxoVOLBJugguDE6Q/s320/d22b9612add11729a821582cd75f377c.jpg" width="247" /></a></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<br />
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Kalbi Kırık
Hüsniye, güvendiği dağlara kar yağan kişidir. Kişi, Kalbi
Kırık Hüsniye durumuna geçtiğinde göğsünün ortasında derin
bir acı duyar, hiç bir zaman dinmeyecek sonsuz bir acı. Yaşamdaki
tüm acılar toplanmış da onun vücudunu istila etmiş gibidir.
Yolda amaçsızca yürür, hiç kimse, hiç bir şey artık onun
yüzünü güldüremez. Bu haldeyken akıl çalışmaz, aslında kalp
de çalışmaz -çünkü kırılmıştır- beden de çalışmaz. Ne
çalışır acaba?</div>
<a name='more'></a><br />
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
Gözyaşı çalışırsa Kalbi Kırık Hüsniye
biraz rahatlar, ama o da yoksa tıkanmışlık ve sıkışmışlık
onu sarar. Zamanın içinde yok olur. Birisi onu oraya çivilemiştir.
Bu durumda uzun süre kalırsa kişi ölebilir bence. Kalbi Kırık
Hüsniye durumuna geçtiğinizde acıdan ölünebileceğini
düşünürsünüz. Diplerde bir durumdur. Genelde çok uzun sürmez,
bir arkadaşla dertleşmek, durumla yüzleşmek, yürümek iyi gelir.
İlk bir kaç saati atlatmak mühimdir. Bu gibi durumlarda daha
önceki Kalbi Kırık Hüsniye durumu düşünülmeli, ölünmediği,
halen hayatta olunduğu kendini çimdikleyerek hatırlatılmalıdır.
Çemkirilecekse çemkirilmeli, ağlanacaksa ağlanmalı,
dertleşilecekse dertleşilmeli ve bir sonraki aşamaya geçilmelidir.
Derin nefesler almak da kişiyi rahatlatabilir. Kişi, Kalbi Kırık
Hüsniye durumunda kalmak isteyebilir, bunun artık Kurban Zihniye
olduğu fark edilmelidir. Kurban Zihniye durumuna geçtiğinizde
artık kalpten çıkmış, zihinde sıkışmış olursunuz. Bunu da
uzun sürede atlatamazsınız. Aman ha! Bu durumda kalmak kolaydır;
bir kaç hüzünlü parça, sosyal medyayı damardan almak Kurban
Zihniye'de kalmanın en iyi yoludur.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
Kalbi Kırık
Hüsniye'den çıkmak için bir sonraki aşama, hareket aşamasıdır.
Önce bakışlar kendine çevrilmeli bunun bir duygu olduğu, bir
nehir gibi içinde durduğunda gelip geçeceği anlaşılmalıdır.
İşte kişi, o zaman kendine gelir. Bir kere kendine gelindiğindeyse
o canım, güzelim kalbin sevmek için olduğu, o güzel kalp
kırılırsa yaşamaktan zevk alınmayacağı hatırlanır. Kişi
kendini omzundan bir kaç kere öpmelidir bu aşamada, kollarını
kendine kenet yapmalıdır, “Hüsniye'ciğim hüznü bırak, çok
haklısın, güzelim kalbin acı içinde kaldı ama bak işte geçti
ben seni çok seviyorum.” demek gerekir. İşte beden çözülmeye
başladı, kalp yine kırmızı kırmızı aşkla atmaya devam
ediyor. Bakışlar rahatladı. Yola devam etme zamanı.
</div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<br />
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
Önemli olan bir
diğer nokta da; Kalbi Kırık Hüsniye'yi çikolata, alışveriş,
yemek, yeni bir sevgili, görüşmekten haz etmediğin arkadaşlarla
takılma gibi yöntemlerle daha da fazla kırmamanız. Böyle
olduğunda onun güzel kalbini daha çok kırarsınız. En iyisi tek
başına biraz kalıp kendini toplamasına izin vermek. Kalbin
içinden acı gelip geçtiğinde sonunda tarifi imkânsız bir
huzurla kalıyorsunuz. Hayata güvenmenin huzuru. Seni seviyorum
Kalbi Kırık Hüsniye, bana bir kalbim olduğunu hatırlatıyorsun. </div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-31853313674495982352017-07-02T23:00:00.000-07:002017-07-02T23:00:30.460-07:00Saplantılı Saniye ve Rahat Raziye<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkrP_PgdPh5A6QXIful6S1ydDitX0eGmXHiWbV0yGTDTGWGwDCkmJmV1cSjCKjHQzzcH5uovrWYsu79DiDW630ee_adEdE3n5Sbn4cZlMvcYDU7dm36L-JTfbnaw0QyrwwokQrZyppLWo/s1600/ac6e11f5ab16671ed0409d26bb3cf233.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="231" data-original-width="236" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkrP_PgdPh5A6QXIful6S1ydDitX0eGmXHiWbV0yGTDTGWGwDCkmJmV1cSjCKjHQzzcH5uovrWYsu79DiDW630ee_adEdE3n5Sbn4cZlMvcYDU7dm36L-JTfbnaw0QyrwwokQrZyppLWo/s1600/ac6e11f5ab16671ed0409d26bb3cf233.jpg" /></a></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br />
</div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Gergin ağzının kenarında sinirden bir gülümseme, telefonu
eline yapışmış, gözleri bir noktaya sabitlenmiş, soru
sorduğunuzda size cevap veremeyecek kadar kilitlenmiş bir kadın.
Bu onun doruklardaki hali. Hemen bu noktaya varmıyor tabi ki.</div>
<a name='more'></a><br />
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Ben, Saplantılı Saniye ile bu durumda tanıştım. Bu hale
gelmeseydi onu görebileceğimi sanmıyorum. O da kendisini gizlemeyi
iyi bilen biri. Hatta aşırı haklı olduğuna kendini öyle bir
inandırmış ki sizin rahat tavırlarınız onun ikinci bir krize
girmesine sebebiyet verebilir.</div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Saniye'cim, her şeyin zamanında olmasını ister. Bir söz
verildiyse mutlaka tutulmalı. Bir planı varsa mutlaka onun istediği
gibi olmalıdır. Önce bankaya uğrayayım, ardından dondurma alıp
yerken telefon ederim diye düşündü mesela. Bankaya gitti, çıkışta
dondurma alacaktı ki telefonu çaldı ve bir başka iş için başka
bir yere gitmesi gerekti. Biraz sinirleri bozulur ama yoluna devam
eder, dondurmayı almamak söz konusu bile değildir. Er geç
yapılacak bir harekettir. Sonradan çıkan işi hallettikten sonra
dondurmacıya doğru yol aldı ama bu sırada bir arkadaşı – ki
sevdiği bir arkadaşı da olabilir- boşver dondurmayı gel beraber
kahve içelim dedi. Saniye bu teklifi duyduğunda önce ellerine
hafif bir titreme gelir ve ağzının kenarları sinirle yukarı
doğru kalkar ama bu teklifi dondurmayı sonra alırım düşüncesiyle
kabul eder. Bu sırada bir de telefon edilecekti ama o, dondurma
yerken ve yürürken yapılacak bir hareket olduğu için onu da o
ana ertelemiş oldu. -Bu arada sanırım bu sıcakta dondurmadan başka bir
şey düşünemiyorum.- Arkadaşıyla oturup, kahvesini içer. Her
şey bittikten sonra dondurmasını yiyip telefon ederek eve kadar
yürüdüyse sorun yok. Öyle olmadıysa o gün başka hiç bir plan
yapamadan gözleri sinirden tavana dikmiş şekilde gününü
geçirebilir.
</div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Şimdi bunda ne gibi bir sorun var diyebilirsiniz. İnsanlar bir
plan yaptıklarında ona uymak isterler, bir söz verildiğinde
tutulsun isterler ama işler bazen yolunda gitmeyebilir ve o plan
bozulabilir. Saplantılı Saniye'ye göre ise bo-zu-la-maz. Her şey
onun planladığı gibi gitmeli. Bir belirsizlik durumu onu çileden
çıkarır.
</div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Biri Saniye'ye "Seni bu akşam arayacağım" dedi ve aramadı mı?
Saniye orada takılı kalır. Akrep ile yelkovan artık onun için
yoktur. Hele bir de saat mi verildi, örneğin “5” Saniye 5'te
kalır. Artık onun için geriye kalan zamanların bir anlamı
yoktur. Neden aranmadığını düşünür, dünya dursa, iki eli
kanda olsa, bacağının biri kopmuş, gözünün biri çıkmış da
olsa, uçağı düşmüş, tusunamiye kapılmış, zelzelede enkaz
altında kalmış, şehre ejderhalar gelmiş ve birinin üzerinde o
sırada uçuyor bile olsa, O eğer “Ben seni saat 5'te arayacağım”
demiştiyse, arardı. Peki, diğer kişiye ne olmuş olabilir?
Saplantılı Saniye bir an o kişinin ölmüş olabileceğini düşüp bir süre üzüntüye kapılır ama sonra “ölseydi haberim olurdu”
diyerek bu duyguyu kovalayıp yerine kızgınlığı oturtur. -Bu
sırada kendisinin yerine Panter Emel geçmiştir ama ona başka yazıda
değineceğim- Saplantılı Saniye o saatten itibaren telefonu
elinden bırakamaz, hiç bir şeye uyum sağlayamaz, hayatı orada
takılı kalmıştır. Aradan yıllar geçse bile O, saat 5'de kalır.
Birinin onu oradan kurtarması gerekir.
</div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Saniye, biraz daha sakin olduğu dönemlerde aramayı kendisi yapar
ama biraz gerginse gözleri seğirmeye başlar. Bu durumdan onu
kurtarmak basittir. Yapılacak işi yapmak. Ama bazen o iş
yapılamayacak gibidir. Peki şimdi ne olacak? Saplantılı
Saniye'nin kızkardeşi Rahat Raziye burada onun yardımına koşar.
Rahat Raziye, adından da anlaşılacağı üzere rahattır. “Amaaann
boşver” onun en çok kullandığı kelimedir. Bir şey olmadı mı?
“Vardır bunda da bir hayır” der, yoluna devam eder. O,
kaderine razıdır. Ama bazen çok razıdır. Öyle razıdır ki
değiştirmek için bir adım bile atmaz. O razılıkta durduğu
yerde durur. Gözlerinde boş bakışlar “anlamadım şimdi ben
bunu” diyen görmezden gelme halleri vardır. Galiba Saplantılı
Saniye'yi delirten Rahat Raziye.
</div>
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<br />
<div style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
</div>
<br />
<div style="font-weight: normal; line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Rahat Raziye, Saplantılı Saniye'nin panzehiridir, aynı şekilde
Saniye de Raziye'in panzehiridir. Saniye durumu ağırlaşınca bir
doz Raziye verip sonra orta yolu bulmak için kişinin aklını
kullanması gerekir. Ben ortaya çıktıklarında “sobeeee”
diyorum. Fark edilince köşelerine çekiliyorlar zaten. Yoksa
ikisiyle de uzun süre birlikte yaşamak ruh ve beden sağlığı
için iyi değil. Yine de ikisine de doğru zamanlarda ihtiyacımız
olduğunu unutmayalım, onları sevelim. Onlar olmasaydı, hayat çok
sıkıcı olurdu. (Kamu spotu)</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-78603527167758816642017-06-30T04:31:00.002-07:002017-06-30T04:38:25.865-07:00Çalışma Prensibi <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzP8FEdUNl1OKejoHbLsdDTRqHhxfQAspgUCunObyzN6NzajycLCZOjm0yJXFZ-cH-C3i10VgHmSq-Z7p5omMpmColIPPAWDsscHwwTe7V6QvSHDuUDMYnR1awNQdLfqruC-Owl_taiMY/s1600/fullsizeoutput_1da8.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1120" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzP8FEdUNl1OKejoHbLsdDTRqHhxfQAspgUCunObyzN6NzajycLCZOjm0yJXFZ-cH-C3i10VgHmSq-Z7p5omMpmColIPPAWDsscHwwTe7V6QvSHDuUDMYnR1awNQdLfqruC-Owl_taiMY/s320/fullsizeoutput_1da8.jpeg" width="224" /></a></div>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Çalışmak
ve çalışkanlık konusunda kendimle ilgili algım yıllar içinde
çok değişti. Kendimi çok zeki hissettiğim dönemler de oldu
aşırı derecede anlayışı kıt olduğumu düşündüğüm
zamanlar da. Zeki olmanın ya da yetenekli olmanın çalışmak ve
ilerlemek ile ilgisi olmadığını da oyunculuk eğitimi verdiğim
zamanlarda anladım.</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Bu
yazı, nasıl çalışacağını bir türlü bulamamış, bu zamana
kadar hasbelkader “çalışkan” olmuş bir insanın öyküsüdür.</div>
<a name='more'></a><br />
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Canım
arkadaşım Şeyda'nın evinde “Günlük Ritüeller- Büyük
Eserlerin Yaratıcıları Nasıl Çalışır?” kitabını gördüm,
okumak için ödünç aldım. Çünkü çalışmakla ilgili kendimi
bildim bileli sıkıntılarım vardır. Belki bir gün ben de büyük
bir eser yaratırım umuduyla okumaya başladım. İlk on sanatçıya
kadar her şey güzel gidiyordu. Sonra bunların çoğunun erkek
olduğunu farkedip - e hiç bir şeyle uğraşmıyorlar tabi oturup
çalışırlar- diye cinsiyetçi bir yargıda bulundum. Okumaya biraz
ara verdim. Sayfalarını yanlışlıkla ıslatınca da bir tane daha
sipariş ettim, Şeydacığıma yenisini verdim. Kitap elimde kalmış
oldu. Bu sayede aklıma her estiğinde iki üç büyük sanatçının
çalışma ritüelerini okumuş oldum. Az dozda yavaş yavaş alınca
kendimi sorgulayacak geniş vaktim oldu.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
İlkokuldayken
çalışkan bir çocuktum, en azından bütün derslerim “5” ti.
Galiba ilkokuldayken herkesin dersleri “beş” ti. Ben bunu
kendime kıstas olarak kabul edip ortaokula geçtiğimde birden bire
karnemde “1” ler ve “2” ler görünce afalladım. Ortaokul
hayatım boyunca en yüksek derecem “Teşekkür” oldu. Liseye
geçtiğimde ise derslerle ve çalışmayla hiç bir alakam yoktu.
Orada da vasat bir öğrenciydim. Öğretmenlerim benim “zeki ama
çalışmıyor” öğrenci olduğumu düşünüyordu. Hatırladığım
-güzel- bir anı da annemin kuzenimi arayıp “Sen nasıl
çalışıyorsun bu kıza bir anlat” deyip telefonu elime
tutuşturmasıydı. Bende -nasıl çalışılacağını bilmiyorum-
hissi bence o zaman başladı.</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Lisedeyken
ders çalışmaktan hoşlanmazdım, çünkü hangi bölümü
okuyacağımı bilmediğim için çalışmayı gereksiz bulurdum.
Konulara merakım da yoktu sanırım. Onun yerine en arka sırada
kulağımda walkman, kitap okurdum. “İnsanla ilgili bir iş yapmak
istiyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum” derdim.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Üniversite'de
oyunculuk okumayı istediğim zaman gerçek anlamda çalıştım. Bir
yıl boyunca İzmir'de sahnelenen tüm oyunları izledim, onlarca
tiyatro oyunu okudum, her gün repliklerimi çalıştım,
tekerlemeler ezberledim, dans ettim. İlk aydınlanmamı da okula
girdiğimde yaşadım. Doğaçlama sınavından düşük not
almıştım, ev arkadaşım bana “çalışmıyorsun tabi ki kötü
alacaksın” dedi. O an, “aaa evet çalışmam gerekiyor” dedim
ve çalışmaya başladım. Notlarım da hep iyiydi. Yüksek Lisans
yaparken de çalışıyordum. Nasıl çalışılacağını anlamış
gibiydim.</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Yine
de bir düzensizlik vardı. İstediğim verimi bir türlü elde
edemiyordum. Bir dönem deli gibi kapanıp çalışma isteği
geliyordu. Nedir bu çalışmalar; kitap okumak, araştırma yapmak,
hayal kurmak... sonra feci derecede sıkılıyor bir hafta boyunca
hiç bir şey yapmadan duvara bakmak istiyordum. Aradaki uzunca
tıkanık dönemini bu yazıda atlayacağım. O dönemi “tıkanmış
yaratıcılık” konulu konferansımı verirken anlatmak istiyorum
ve yakın döneme geçiyorum.</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Çok
kitap okuyanlar hep şöyle der “işe gidiyorken daha çok
okuyorum, evde olduğumda okuyamıyorum, zaman bulamıyorum”. İşte
ondan oluyor bana da. Kış dönemi çok yoğun geçti. Masal
anlatımları, atölyeler, oyunlar, seyahatler, kurslar... Kendime
ayıracak zamanı zar zor buluyordum ama yine de tutturduğum bir
sistemim oluyordu. Daha fazla kitap okuyor, zamanımı daha verimli
geçiriyordum. Bir günde bir çok iş hallediyor, kendimi daha dinç
hissediyordum. Bu noktada tek sıkıntım birazcık daha boş
zamandı, sıkılmak için zaman. Yaz dönemine girdik, her şey
sakinleşti. Ben de oh dedim okumak, araştırmak, biriken işlerimi
yapmak için harika bir zaman. Yaz boyunca evde oturup çalışabilirim.
Harika geçecek, filmler, kitaplar, yazılar, resimler... Ben de o
“Büyük Eserlerin Yaratıcıları” gibi kendime harika bir rutin
oluşturacağım ve kim bilir ne büyük eserler yaratacağım.</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
İlk
üç gün muhteşemdi. Sabah erken kalktım, sabah sporumu ve
ardından göbek dansımı yaptım. Oturdum önce İngilizce çalıştım
-sınava gireceğim de- sonra bir roman okumaya başladım. İki saat
okuduktan sonra internetten araştırmalarımı yaptım. Bir tane
film izledim. Akşam oldu. Yürüyüşe çıktım. Dönünce masal
okumaya devam ettim. Gece bir film daha izledim. Sabah erken kalktım
sabah sporumu ve göbek dansımı yaptım, İngilizce çalıştım,
kitap okudum, internetten araştırmalarımı yaptım, masal okudum,
yürüyüş yaptım, film izledim. Sabah kalktım göbek dansımı
yapmadım, İngilizce çalışasım gelmedi biraz kitap okudum ve
çığlık attım.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Sıkılmıştım
ve sıkışmıştım. Sonraki günlerde dışarıda işlerim vardı,
şifalı masallar akşamımız vardı, gezi vardı derken çalışmaya
ara vermiş oldum. Öyle ara verdim ki bir sayfa kitap okumadım
bile.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Sonra
yine ev günleri başladı ama bir sıkıntı vardı. Kendi çalışma
prensibimi bir türlü anlamıyordum. Çalışmış olmak için
çalışmak bir işe yaramıyor, insanı bir açmaza sürüklüyor.
Bir eksiklik duygusuyla çalışmak daha da fena. Önce şunu farkettim: Bir işi bitirmek için çalışma, süreçten zevk
al. Tamam ama hala eksik olan bir şeyler vardı. Geceleri dualar
ettim, lütfen ben nasıl çalışıyorum anlayayım diye. Cevap dün
akşam geldi, taze taze de sizinle paylaşıyorum.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Dün
akşam feci halde bunalmış olarak yürüyordum, bir çıkış yolu
istiyorum haykırışları arasında. Birden aklıma kitap geldi. İyi
de dedim o insanlar sadece araştırma yapmıyor ki, yazar olanlar
yazıyor, ressamlar çiziyor, müzisyenler çalıyor... Sen nesin?
Anlatıcı. E yavrucum sen anlatmazsan olmaz ki. Kışın bu yüzden
iyi çalışıyorsun, zamanı düzenlemek ya da yoğunlukla bir
ilgisi yok. Okuduğunu, anladığını, farkettiğini paylaşıyorsun.
Paylaşınca da yer açılıyor ve daha çok araştırıyor, okuyor
ve öğreniyorsun. Sen tüm gününü kasayı doldurmakla geçirirsen
ve bunları boşaltmazsan onlar çürür be kuzucum. “E ne
yapacağım canım?” dedim - kendime- bak o içimdeki bilge
farkeden Sıla'ya da bir isim bulmam lazım- “Paylaş” dedi,
“Nasıl” dedim. “Yazarak.” (Burada lamba yanması ya da göğe
yükseliş sesi efekti)</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<br />
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
</div>
<br />
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Anladım,
gerçekten bu sefer anladım. Temel prensip doldurup boşaltmak. Her
ne yapıyorsan onunla boşaltmak. Kendi tarzınla, kendi doğanı
anlayarak. Konuşmadığımda, anlatmadığımda kendimi şapşallaşmış
hissediyorum, okuduğum hiç bir şeyi anlamıyorum. Konuşup
anlatamadığım zamanlarda da yazabileceğimi keşfettim. Yazmak ile
ilgili deneyimlerimi de bir sonraki yazıya saklayayım. Bence,
çalışma prensibimi buldum. Deneyip göreceğiz. Bu süreçte blog
hareketlenecek gibi. Şimdi bana müsaade birazcık çalışmam lazım, akşam da mutlaka birilerini yakalayıp konuşacağım:)</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-6733539490027092702017-06-29T14:26:00.000-07:002017-06-29T14:56:26.174-07:00Omzunda Kamerayla Yaşayan Kadın<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkcrFhNTZoU8OliMUhnl5UvpOgeyh1S-vY87AtrS7TNl7h-lFqp-z6kuYwZvWQAeCrXcdwSOWXmp5I7kYxhn82Q5tlq-BxNphEU4qKpdEzTNtaG6TmaGCwkaK53yaFZmY3jGpsuOA2qQg/s1600/ba6eed07a4db714e0c5ca5a87d8067cd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="853" data-original-width="564" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkcrFhNTZoU8OliMUhnl5UvpOgeyh1S-vY87AtrS7TNl7h-lFqp-z6kuYwZvWQAeCrXcdwSOWXmp5I7kYxhn82Q5tlq-BxNphEU4qKpdEzTNtaG6TmaGCwkaK53yaFZmY3jGpsuOA2qQg/s320/ba6eed07a4db714e0c5ca5a87d8067cd.jpg" width="211" /></a></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<b>Omzunda
Kamerayla Yaşayan Kadın</b></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Bu
kadın, kadın olarak doğmadı elbette. O da herkes gibi küçük
bir kız çocuğuydu. Yani küçük bir oğlan olmayan diğer herkes
gibi demek istemiştim. Kamera omuzlarına ne zaman yerleşti,
şimdilik bilmiyoruz. Onu anlatmaya ve anlamaya başladığımda bunu da tespit edebileceğimi düşünüyorum. Belki de doğuştan
böyleydi, bu onun hem yeteneği hem de lanetiydi. Açıkçası onu
da bilemiyorum. Bu kadın uçlarda yaşamayı sever, Sakuralar gibi
yeteneğinin doruk noktası onun ölümü olabilir.</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
</div>
<a name='more'></a><br />
<br />
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
O, bir hayalet gibi kafamın içinde belirdiğinden beri, kendisini
tarif edeyim diye biraz fazlaca uğraştı. Günlük işlerimin
arasına girdi ve kendine dramlar yaratmaya başladı. Bu kadın-
Omzunda Kamerayla Yaşayan Kadın- bir oyuncu. Melodramlar kraliçesi.</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Tanımaya
başlayalım; genç bir kadın, esmer, uzun boylu, sivri yüz hatları
var – buraya kadar bana çok benzedi- bir film setinde yaşıyor ve
genelde sivri uzun siyah ağızlıklı sigaralar içiyor -şimdi de
Audrey Hepburn oldu- kendisi oyunculuğun yanı sıra senaryo
yazarlığı da yapıyor çünkü ondan başka hiç kimse bu kadar güzel
karakterler yaratamazmış, öyle dedi.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Omzunda
Kamerayla Yaşayan Kadınla bir gün siz de karşılaşabilirsiniz.
Karşılaştığınızda anlayabilmeniz için yazıyorum bu yazıyı.
Kendisi tehlikelerle doludur, sinsi ve içten pazarlıklıdır, pek
güvenilmez. Peki ben onu nasıl yakaladım?</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Sıradan
bir gün, her şey yolunda sıcaklık normal seviyede, aç değilim,
yorgun değilim, hayatta kötü giden bir şey yok gibi-ydi. Sonra
içimden bir ses, “Patlat bir Sezen Aksu şarkısı” dedi. Bir
kahve yap kendine, uzat ayaklarını, bir sigara yak- ki sigara
içmem, neyse ki evde vardı da o sırada müşkül bir duruma düşmedim- bakışlarını uzaklara çevir. Güzel. Derin nefesler
çek sigaradan, dumanını yavaş üfle. Canın acıyor değil mi –
evet biraz acımaya başladı- ah ah... şimdi gözlerini kısarak
bak, bir iki damla göz yaşı süzüldü. Odanın içinde bir
yöntemen mi vardı yoksa içime başka biri mi kaçtı, ben ne
yapıyorum derken müziği değiştirdim, gözlerimdeki yaşları
sildim kahve fincanımı ters çevirdim niyetimi ettim ve çalışmamın
başına döndüm.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Bunun
geçici bir şey olduğunu düşünmüştüm, bir anlık melankoli.
Çok hafife almış olabileceğimi sonra anlayacaktım. Bir kere
içime yerleşmişti o hüzün. Tuvalette aynanın karşısına
geçiyorum ve biri bana diyor ki “Hayır buraya kadar geldin, şimdi
pes edemezsin” ben de öfkeyle ona bakıyorum ve “Bana ne yapıp
ne yapamayacağımı söyleyemezsin” diyorum. Sonra da kafamı
hızla çeviriyorum ve “Hamileyim” diyorum. Hamile miyim? Hayır.
O kim? Bilmiyorum. Ben kimim? Onu da anlamıyorum.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Çok
sinsiydi. Diğerlerini bulmak biraz daha kolaydı. Okşan, Queen ve
Saplantılı Saniye kendilerini yoğun bir biçimde belli etmişler,
ilk tespitten ve bir kaç konuşmadan sonra kendilerini açmışlar,
dertlerini anlatmışlardı. Omzunda Kamerayla Yaşayan Kadın -OKYK-
hepsinden farklıydı.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Akşam
yürüyüşlerimde, kafamda işlerimle ilgili şeyler varken kendimi
birden bire bir aksiyon filminin içinde buluyordum. “Yerimizi
öğrendiler, şimdi ne yapacağız.” “Hep senin salaklıkların
yüzünden o adama güvenmeyecektin, o bir sahtekâr.” “Ama ben
de sahtekârım.” “Hayır, sen gizli ajansın.” Ajan falan
değilim, bu gerçek değil. Adımlarımı hızlandırıp yola devam
ederken bu kez de “Peki şimdi ne yapacaksın?” “Hangi konuda.”
“Çocuğunu bırakıp gitmek zorundasın.” Adımlarını
yavaşlat, denize doğru bak, iç geçir. Şimdi denizin kenarından
bir taş al ve onu at. Derin bir nefes al ve yürümeye devam et.
Neden? Neden beni ele geçirmeye çalışıyorsun OKYK?</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Küçük
bir çocukken aynanın karşısında mimiklerimi incelerken
hatırlıyorum kendimi. Gözlerde biriken yaşlar, kaşların
çatılması, ağızın kenarındaki kırışıklık. Kendini
ağlarken tutmaya çalışmak, ağlamanın kollarına bırakmak,
hıçkırmak. Bana bütün bu rolleri denetip kendin film setlerinde
yakışıklı jönlerle takıldın değil mi?
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Gerçek
bir duygunun kollarında güvenle yoluma devam ederken birden bire
onun -rol- olması. İşte seni yakaladım OKYK. Seni yakalamak zor
çünkü değişkensin ama klişesin. Şöyle ki, bir duyguyu sanki o
sırada yanında olan bir başkasına anlatıyormuş gibi yaşıyorsun “Ben de
yemek yapıyorum işte, hava da sıcak. Kendimi bugün bunalmış
hissediyorum. Sen nasılsın Jack?” Jack kim? Ben kafamın içinde
kiminle konuşuyorum? A-ha! Bu, gerçek değil. </div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
“Senin
yarattığın, ucuz filmlerden çıkmış, duygusal ve yapış yapış
karakterlerinden sıkıldım!” Ona böyle söyleyince biraz
korktuğumu itiraf etmeliyim. Kendisi zekidir, güzel roller yazar.
Onları güzel oynar. Her an taktik değiştirebilirdi. Daha da kötüsü temelli gidebilirdi. Halbuki ona ihtiyacım var.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Omzunda
Kamerayla Yaşayan Kadın, dışarıdan içeriye bakan kadın. Elâlem ne der? diyen kadın. Ben bu işi
yapıyorum ama dışarıdan nasıl görünür diyen. Kelimelerini
tartarak söylemek zorunda olan kadın. Hayatta kalmak için rol
yapmaya ihtiyacı olduğunu düşünen. Seviyormuş gibi yaparsa
incinmeyeceğine inandırılmış. Kafasını hiç olmayan şeylerle
meşgul ederse sorunlarından kaçabileceğini sanmış kadın. İçini
dinlemeyen, içinin farkında bile olmayan kadın.
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Duygular
konusunda muhteşem, empati yeteneği muazzam, duyarlı, hassas.
Sadece tek taraftan bakıyor. Her duyguyu barındırıyor, her
kimliği. Tüm bunlar zaten içinde. Yaşadığı harika bir hayat
var. Sadece durması ve oyunculuk tarzını değiştirmesi gerekiyor.
Sahteleşmeden.
</div>
<div style="box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: 'Helvetica Neue', Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 10px;">
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm;">
Kendisini
tanıdığım için çok şanslıyım. Artık seni görüyorum
Omzunda Kamerayla Yaşayan Kadın. Pencereden dışarı bak, elini
başının üstüne koy, cırcır böceklerinin sesini farkedip
gülümse. Kestik. </div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-19307751794039910792017-05-18T00:29:00.001-07:002017-05-18T03:23:34.745-07:00Kimsesiz ValizLiselerarası tiyatro festivali için İTK ile Kayseri'ye geldik,bugün de Antalya'ya doğru yola çıkıyorum. Kayseri Havaalanı inanılmaz kalabalık, içeri girebilmek için uzun kuyruklarda bekledim. Arada olurmuş böyle şeyler, bugün de bana denk geldi ama Efe ile Adana'daki dönüş maceramızdan sonra işi sağlama alıp erkenden gelmeye karar verdiğim için şimdi oturup bu yazıyı yazacak kadar zamanım var.<br />
<div>
<a name='more'></a><br />
<div>
Buraya gelişimiz Salı sabahıydı, havaalanında iner inmez "tuvaletler" yazan yere bir öğrencim ile gittik, geri dönmeye çalıştığımda giremedim çünkü orası çıkıştaymış ve güvenlik nedeniyle içeriye tekrar alamıyorlarmış, içeride başka bir tuvalet varmış ve Kayseri'ye gelenler bunu sık yaşarlarmış. Bir süre güvenlik görevlisiyle sohbet ettik, bana güvenmiş olacak ki bagajlar geldiğinde beni geri içeri aldı. Grubumuz 14 kişilik ve hepimiz bagajlarımızı beklemeye başladık. Tüm bagajlar geldi ve bantta sadece bir tane kimsesiz valiz kaldı. Bant durup da valizle göz göze gelince, bir başkasının valizi ile karıştığını anladım. Hemen onu alıp dışarı fırladım, valizimi alan kişiyi bulup değiştireyim diye ama tabi insanların çoğu gitmişti ve görünürde benim valiz yoktu. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Güvenlik görevlisine gittim durumu anlattım sonra çıkış kapısından tekrar bagaj verilen yere geçtim başka birini bulmak için, bu sırada grup arkadaşlarım şaşkın bana bakıyorlar "bu bir şaka olmalı" arkamdan az önce konuştuğum güvenlik görevlisi belindeki silahı tutarak koştu "hanımefendi kaç defa girip çıkacaksınız yasak oradan geçmeniz" diye bağırıyor ben de "ama valizim karışmış girmeyim de ne yapayım" diyorum. Ekiple birlikte bizimle ilgilenecek birilerini beklemeye başladık, bu sırada içimde bir rahatlık var, ne de olsa valizi açınca onun olmadığını anlar ve bir şekilde bana ulaştırır diye hissediyorum. Hissediyorum diyorum çünkü o sırada ne düşündüğümü bilmiyorum, birden valizin içine bakmak aklıma geldi, fermuarını açtım baktım içeride bana gülümseyen yeşil- mavi fularımı gördüm. "aa bu valiz benimmiş" dedim bir öğrencimizse "geldi mi valiziniz hocam" dedi, Ayhan Hocamız da "zuhur etmiş çocuğum" dedi. Ben de kendimi günün şaşkını ilan ettim. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu yolculuğumda daha çok eşyaya ihtiyacım olduğu için annemin valizini almıştım ve sonrasındaysa kendisini tanımadım, kayıplara karışmadığı için mutluyum:)</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kayseri'de Liselerarası Tiyatro Festivali bu yıl 12. sini düzenliyormuş ve uluslararası bir organizasyon, bizi çok iyi ağırladılar. Kayseri'yi gezdik, oyunumuzu oynadık, juri üyeleri ile sohbet ettik hatta 38 Kenttv'de canlı yayına bile çıktık. Festivalden çok bahsetmeyeceğim, burada gördüklerimi ve hissettiklerimi anlatmak istiyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Buraya geldiğimiz ilk gün Kayseri Bilim Merkezi'ne gittik. Orada harika bir yer vardı, Gökevi.</div>
<div>
Gökevi, yuvarlak bir yapı, tavanı kubbe, sinema salonu gibi bir yer düşünün. Yukarıya görüntü yansıtılıyor, koltuklar geri yatıyor ve görüntü dönerken siz de dönmüş gibi oluyorsunuz. Orada bir kozmik yolculuk yaptık, yıldızlar, gezegenler, kara delikler arasında. Çok etkileyiciydi. Bilim merkezinde başka şeyler de vardı, deneyler yaptık, gözlem yaptık, yeryüzünden gökyüzüne dünyadaki ve evrendeki şeyleri inceledik. Bir kasırga odası vardı, bayıldım. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kayseri'ye gelmeden önce hakkında pek fazla şey bilmiyordum, kısa bir araştırmanın sonunda burada Selçuklu ve Osmanlı etkisinin çok yoğun olduğunu öğrendim ayrıca benim için şaşırtıcı bir diğer bilgi de Mimar Sinan'nın Kayseri doğumlu olması oldu. Kayseri şifahanesi'ne gittik. Şifahane kelimesini çok seviyorum, keşke şimdi de hastahane yerine kullansak. Kalabalık bir grup olduğumuz için çok fazla gezemedik ama aramızda hep bir Talas lafı geçti. oraya gidebilecek miyiz, gitsek zor mu olur ve sonunda gidemeyeceğimize karar verdik ve o akşamı çocuklar alışveriş merkezinde geçirmeye karar verdiler. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Ayhan Hocamız okulda edebiyat öğretmeni ve mübadele ile ilgili bir çalışması var ve onu da bir bildiri halinde sundu Tekirdağ'daki kongrede, orada Erciyes Üniversitesinden Saim hoca ile tanışmış, o da mübadele ile ilgili çalışmalar yapıyormuş. Son akşamımızda Saim Hocayla da tanıştık. Sonra bizi Talas'a götürmeyi teklif etti, hava kararmıştı çok şey göremeyecektik ama yine de gitmek istedik. Çocukları otele geri götürdük, sağolsun Murat Hocamız onların başında kaldı ve biz de Talas'ı görmeye gittik.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Talas'ın bu kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştim. Talas'ın adını duyduğumdan beri, bu adın bir anlamı olmalı diyip duruyorum ama kimse bilmiyor. Araştırdım ama hala bu adın anlamını ve kökenini bulamadım. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kayseri'nin adı da Sezar'dan geliyormuş, Sezar'ın şehri demekmiş. Talas çok eski bir yerleşim yeri, o kadar farklı kültür yaşamış ki orada. En sonunda da mübadele zamanında orada yaşayan Rum ve Ermeni halk orayı terketmek zorunda kalmış. Bir çok kilise var ve yapılar muhteşem. Büyük evler, geniş bahçeler. Akşam olmasına rağmen o yapıların güzelliği öyle çok etkiledi ki beni. Bir konağın önünde durduk, yapıya baktık şimdi lokanta olmuş ama güzelliği gitmemiş. En sonunda da Talas'ın eski meydanında durduk. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Geniş bir meydan ve evler daire şeklinde yerleşmiş çevresine. Orada zaman durmuş, bir kaç tabela vardı onlar da olmasaydı bu zamana dair bir şey anlamazdık. O sırada yoğun bir acı hissettim, insanların evlerini bırakmasının, doğdukları toprakları bırakmasının acısını. Orada kalmışlardı, bence hala gitmemişler. Zaman o yüzden orada donmuş. Bıraktıkları şeylere dönme isteğinden. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yol boyunca mübadeleden konuştuk. Yaşanan olayları, çekilen acıları. Ait olmama hissini, geride bırakma hissini. Evlerdeki eşyalarını dahi alamamışlar, gittikleri evlerde hiç bir şeyi değiştirmemişler hep geri dönme umudundan. Otele geri dönerken bavul hikayemi anladım. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu yolculuğun sayısı 9'du benim için, otel odamın numarasının 818 olması sebebiyle:) bu sabah onu da anladım. 9 tamamlanmanın, bırakmanın sayısı. Eskiyi bırakıp yeniye alışmanın. Yeni bir eve, yeni bir benliğe geçişin. Eski evde kalırsa aklın, o büyük acı dinmiyor. Ruhun parçalanıyor. Eskiden kalma eşyaların da elinden alınmış olabilir, için onlarda kaldıysa yeniden devam edemiyorsun. Ne kadar acı da olsa, yeniyi kabul etmek gerekiyor. Tek evimizin bedenimiz olduğunu kabul ederek. </div>
<div>
<br />
Minik bir düzeltme; yolculuğun sayısını neden 9 olarak hesapladım bilmiyorum ama yanlış hesaplamışım:) aslında "8" Şifahanede gördüğüm 8 köşeli yıldızı düşünürken yeniden hesapladım, 818'in rakamları toplamı 8 ediyor diye:) 8 köşeli yıldız Selçukluların kurallarını sembolize ediyormuş, bu kurallar da; merhamet, şefkat, sabır, sır tutma, cömertlik, sadakat, şükür ve doğruluk.<br />
Adrasan'a vardığımdaysa oda numaramın 17 olduğunu öğrendim:) yani bu yolculuğun sayısı da "8"<br />
8 benim hayatımda önemli ama bir türlü anlayamadığım bir sayıdır, bu yolculukta anlarsam söz buraya da yazacağım:)</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div>
<br /></div>
</div>
</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-71708037786110588692017-04-28T05:24:00.003-07:002017-04-28T22:37:43.993-07:00 Masal Anlatıcısı Olmaya Nasıl Karar Verdim?<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVkRl6H5EbRJcImtbJGXyCg0DLIUT4nwKaVHecb-2ZTVhK8Dv_qop5EI-odjmxkRfMZUBDyIHflZuJm36uQxuTsaPhL96Qf0Lowo51dhAEzoLDGMqSnOlgLTcGsZO3Za69EW-6XLeYLmc/s1600/DSC_0221.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVkRl6H5EbRJcImtbJGXyCg0DLIUT4nwKaVHecb-2ZTVhK8Dv_qop5EI-odjmxkRfMZUBDyIHflZuJm36uQxuTsaPhL96Qf0Lowo51dhAEzoLDGMqSnOlgLTcGsZO3Za69EW-6XLeYLmc/s320/DSC_0221.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dilek Tutarken</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
Bu aralar tezim için bir çok masal anlatıcısı ile görüşmeler yaptım, sağolsun beni kırmayıp açık kalplilikle sorularıma heyecanlı yanıtlar verdiler. Sorularımdan bir tanesi de bu, "masal anlatıcısı olmaya nasıl karar verdiniz?" Canım tez danışmanım Özlem hocamla soruları hazırlama aşamasında bu soruyu o da bana sormuştu. Aslında bir çok kez cevapladım hatta blogda bile yazılı. Şimdi röportajları kaydederken bunu kendime yeniden sordum. Eski hikayeden çok sıkıldığımı farkettim. Peki ben masal anlatıcısı olmaya öyle hep anlattığım gibi karar vermemişsem? Bunun başka bir hikayesi varsa ve ben sürekli aynı şeyleri tekrarlayarak bu noktayı kaçırıyorsam?<br />
<br />
Düşünmeye başladım. Neden masal anlatıyorum diye. İlk masallarımı anlattığım dönemleri düşündüm, o zamanlar duygularımı pek ifade edemez çok da konuşamazdım. Aslında çocukluğumdan beri susmayan biri olarak kendimi böyle tanımlamak bana tuhaf geldi. Ama evet, gerçekten de öyleydi. Yanlış anlaşılmak, beklenilen cevabı verememek endişesiyle sustuğumu hatırlıyorum. Sonra masal anlatmaya başladım ve farkında olmasam da başlarda yardım çığlıklarımı hep masallarla attım. Anlattıkça, içimde biriktirmiş olduğum her şey ortaya çıktı. Sonra bunun diğer insanlara da iyi geldiğini farkettim. Masallar kalbimden geliyor, boğazımdaki düğümleri bir bir çözerek dışarı çıkıyordu. Ama hala korkuyordum o dönemler, bunu da şimdi farkettim.<br />
<br />
Masalların arkasına sığınmak, mesajları yan kapılardan vermek daha kolaymış. Sonra yavaş yavaş kalbimi de açmaya başladım, kalbimin düğümleri de çözüldükçe sadece masallar değil kalbim de konuşmaya başladı. Kalbimdeki ve boğazımdaki tüm düğümler çözülebilmiş değil hala, bunu hissediyorum. Ama şimdi anlıyorum ki ben düğümleri açmak için masal anlatmışım, anlatırken dinleyenlerin de düğümlerinin açıldığını görünce de bunu hep yapmaya karar vermişim. O düğümleri açıp yeni bir hayat dokumak için...Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-34758769885205470862017-03-07T21:53:00.002-08:002017-03-07T21:53:55.664-08:00Güçlü Kadın<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmNrhQtJVKDt9L-1lytuzVQuMaCXCZyLkLh6EKE6znP00znVI9Xc3MJvkurqGlh7mzP4er7afxsAFIHj_FzPTI177TOOh6xHKgL7UoaYvJKYWNbTbgkIweLxD06as4LU1SqZWdUV-164c/s1600/17202716_10158226027690167_1070278014012747458_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmNrhQtJVKDt9L-1lytuzVQuMaCXCZyLkLh6EKE6znP00znVI9Xc3MJvkurqGlh7mzP4er7afxsAFIHj_FzPTI177TOOh6xHKgL7UoaYvJKYWNbTbgkIweLxD06as4LU1SqZWdUV-164c/s320/17202716_10158226027690167_1070278014012747458_n.jpg" width="256" /></a></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Şu anda Bursa'ya doğru yoldayım,
emekçi kadınlara masal anlatmaya gidiyorum. Bir çok yerde bir çok
gruba masallar anlattım ancak sadece kadınların olduğu yerlerde
masal anlatmak daha bir iyi geliyor bana. Biz kadınlar
okuduklarımızdan da çok şey öğreniyoruz ama genelde hikayeler
ile öğrendiklerimiz bizde kalıcı iz bırakıyor, en azından şu
zamana kadar bunu gözlemledim. Başta kendimde...</div>
<a name='more'></a><br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Bundan üç yıl önce katıldığım
bir atölyede beni çok şaşırtan bir şey keşfetmiştim. Bir
masal atölyesiydi ve sonrasında masal üzerine ve hayatım üzerine
düşündükçe güçlü kadınlardan korktuğumu farkettim.
Çevremdeki güçlü kadınları düşündüm, bunlar okuyan, yazan,
düşünen, kendi hayatı üzerinde söz sahibi, neşeli, kırılgan,
mutlu kadınlardı. Bir yerden bir yere özgürce hareket
ediyorlardı. İşte ben onlarla konuşsam bana bir şey
söyleyivereceklermiş de ben de o söyledikleri şey karşısında
hiç bir şey yapamayacakmışım gibi hissederdim kendimi. Bunu
keşfetmek hayatımda değişen bir çok şeyin de başlangıcı
oldu.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Ne istediğimi düşünmeye başladım,
nasıl bir hayat istiyorum? Ben kimim? Nelerden hoşlanırım? Neleri
sevmem? İnsan bunları uzun süre düşünmediğinde, başkalarının
kendisi hakkında yaptığı tanımlamalara mahkum oluyor.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Sonra hayatıma masallar girdi, her
masalı okuduğumda hayatımdan bir iz buldum. Onlarla çalışmaya
ve anlatmaya başladığımdaysa beni daha çok etkilediler. Beni
değiştirdiler. Bana yutulmuş olduğumu farkettiren masal Mavi
Sakal'dır. Üzerine uzun uzun düşündükten, anlattıktan, kitap
kulübünde konuştuktan sonra hayatımın neresinde yutulmuş
olduğumu farkettim. Böyle daha bir çok masal geldi buldu beni, ben
onları buldum. Defalarca anlattım anlattıkça da farklı
katmanlarını gördüm. Masal anlatıcısı olma konusunda içimdeki
büyük istek de buradan geldi. Masallar, mitolojiler benim hayatımı
değiştirdi, beni değiştirdi. Büyük resmi görmemi sağladı. Bu
daha çok insanla paylaşılması gereken bir şey. Daha çok kadının
bir masal dinledikten sonra, bir dakika ben bunları haketmiyorum,
daha güzel bir yaşam var diyebilmesi umuduyla anlatmaya devam
ettim.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Bu dönemde hayatıma bir çok güçlü
kadın girdi. Hepsinin hayatlarından, sohbetlerinden, bakışları,
duruşları, yazılarından bir çok şey öğrendim. Bana ilham
oldular, yapabileceklerimin sınırsız olduğunu gösterdiler. Evet
yanlarına gidince bana bir şeyler söylediler, ama korktuğum gibi
olmadı. Korktuğum şeyin kendi gücüm olduğunu farkedince onu
kabullenmeye başladım. Güçlü olmanın cesur adımlar atabilmek
olduğunu gördüm, güçlü görünmeye çalışmak insanı daha çok
yoruyor. Güçlü olmak tökezlediğini, düştüğünü görmek,
kendini olduğun gibi kabul etmek ve yola devam edebilmekle mümkün.
</div>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Umarım hepimizin yanına bir gün
güçlü bir kadın gelir, bize bir şey söyler ve hayatımız
değişir. Bana rehber olan hayatımdaki tüm güçlü kadınlara
minnettarım... İyi ki varlar...</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-85497517717042000422017-01-21T13:13:00.002-08:002017-01-21T13:14:10.985-08:00Geçersiz Kimlik<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGWKXUomZiOwwD4pGj2beDiK6vi2AYQULE9d2ikOErDgJ2Bid-c6i1jh9U0Vo0S01hDhrEwdMxH7PSew316xOYRL2LWtR5Uqi7_749W7zG2mOUlmIMJCZZSmZh6r9R1mSNDKC-NiCF-SQ/s1600/fullsizeoutput_1817.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGWKXUomZiOwwD4pGj2beDiK6vi2AYQULE9d2ikOErDgJ2Bid-c6i1jh9U0Vo0S01hDhrEwdMxH7PSew316xOYRL2LWtR5Uqi7_749W7zG2mOUlmIMJCZZSmZh6r9R1mSNDKC-NiCF-SQ/s320/fullsizeoutput_1817.jpeg" width="212" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yüzümün Kalıbı</td></tr>
</tbody></table>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Her ayın ikinci hafta sonu Seiba
eğitimleri için İstanbul'dayım. İstanbul'a gitmeye alıştım
artık. Orada yaşamanın nasıl bir şey olduğunu pek bilmiyorum
ama gezmek güzel. En güzel kısmı da İzmir'e dönmek. Genellikle
toplu taşıma kullanan biri olarak iki şehirde de yanımda
kartlarımı taşıyorum. Onları özene bezene aldığım kırmızı
plastik kaba koyuyorum. Şehir değiştirdikçe de birini çıkarıp
diğerini takıyorum. Bu ay geri döndüğümün ertesi gün provamız
vardı. Arkadaşımla aynı otobüsü denk getirme çalışmalarımız
sonuç verdi ve ben otobüse bindim. Yeni döndüğüm için kartımı
değiştirmiştim yalnız bakiyem yeterli mi yetersiz mi pek de emin
değildim. Ben cihaza kartımı gösterdim “Geçeriz kart” dedi
aslında tam olarak öyle demedi. İki kelimeydi söylediği şey ama "bu kartınız pek bir işe yaramıyor" anlamında bir
şeyler dedi cihaz. Ben inanamadım. Çünkü kartımı yeni
değiştirmiştim üstelik de öğrenci kartımdı. -Halen yüksek
lisans yapmanın faydaları. -Kartı bir daha gösterdim yine aynı
tepki. İnsanlar arkamda biriktiler. Yana çekildim. Her geçen
kişinin arkasından kartımı gösteriyorum. Çıkarıp
gösteriyorum, ters çeviriyorum. Yine olmuyor yine olmuyor. Bu arada
canım arkadaşım da bana sesleniyormuş benim kartımı kullan diye
ama ben hiç kimseyi görmüyorum sadece beynimde bu nasıl artık
geçersiz olabilir sorusu var. Şöför bana “kart sizin değil mi”
diye sordu. Ben ısrarla benim olduğunu söylüyorum en sonunda
vazgeçtim ve arkaya doğru ilerleyip arkadaşımın kartını aldım.
Her şey bitip de oturduğumda beynim durmuş gibiydi. Neden bu kadar
panik yaptığımı bir türlü anlayamadım. Biraz sakinleşince
birden aklıma eski kartımı çıkarmış olduğum yeni kartımın
ise çantamda olduğu geldi. Bu kart aynı zamanda benim üzerinde
fotoğrafım da olan kimliğimdi.<br />
<a name='more'></a>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
İstanbul'da olduğum haftasonu
Seiba'da Nazlı Hocamla ve Senem Hocamla çalıştık. Pazar günü,
Senem Hocayla biyografik hikaye anlatımı çalışmaları yaptık.
Genel olarak bedeni serbest bırakmak, anıları hatırlamak için
duyuları kullanmak ve içimizin derinliklerinde yol almakla ilgili
çalışmalar yaptık. O gün, çocukluğuma, gençliğime,
yetişkinliğime dair unuttuğum pek çok şeyi hatırladım. Bende
ortaokul anılarım çok silikti, onları hatırladım hem de en ücra
köşelerdekileri. İlk evlendiğim yıllara dair pek bir şey
hatırlamıyordum, onları hatırladım. Bir süre sonra zaman ve
mekan gitti, tüm hayatımın içinde dolaşan bir ruhtum sadece. Her
şey bir andaydı sanki. O sırada ne kadar çok değiştiğimi
farkettim. Her yaşta, her olayda. Hepsi bendim ama aynı zamanda da
değildim. O benlerin hepsiydim. Sonra da aslında yoğun değişim
dönemlerindeki anılarımı hafızamdan sildiğimi farkettim. Yeni
bir benliğe geçişte bir şeyler kopmuş bende. Onları hatırlamak
bana çok iyi geldi. Yaşadığımız öyle çok şey var ki. Hepsine
kendime yük yapmadan uzaktan bakabilmek çok rahatlatıcıydı. Bu
süreçleri hatırlamam tesadüf değildi.
</div>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Hayatımda artık yeni bir döneme
girdim, aynı zamanda yeni bir döngüye. O kadar çok döngüden geçiyoruz o kadar çok ölüp
yeniden doğuyoruz ki. Yeni kimliklerimizle yola devam etmemiz
gerekiyor. Eskiden kalan alışkanlıklar, taktikler, davranış
kalıpları, kendimizle ilgili yargılar artık bir işe yaramıyor.
Eski kimlikle yol alamıyoruz. Bunu farketmediğimizde de hayat bize
başka başka yollardan mesaj gönderiyor. Bana olduğu gibi.
Arkadaşımın yanına gidip de koltuğa oturup sakinleştiğimde
şunu düşündüm. “Artık eski Sıla değilsin. Yeni kimliğini
kabul et.” Bunu söylemesi kolay, uygulamada bazen sıkıntılar
oluyor. Ama evrenin desteğini öyle çok hissediyorum ki.
Arkadaşlarım, hocalarım, ailem, her şey ve herkes. Her şeyin mükemmel olduğunu hatırladığımdaysa unutkanlıklarıma da gülümseyebiliyorum.</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-30522450768229539452017-01-01T21:47:00.002-08:002017-01-01T21:50:56.269-08:00"Ravan" ve "Oyuncu Anlatıcılık" Üzerine<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8s0mvF-BuURP8tosIkAskxyESkJVbmN0YDzmCk9c6CpkESEKHGkRS-20BZ0WC2YiGAck5y2L43AJCDFUzZnd1Jb2E6vGPZg7uytfrsJMCJyGUuNGLTuG8LLzI5RbwtwTZEQIE-5Qkj3Y/s1600/IMG_1899.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8s0mvF-BuURP8tosIkAskxyESkJVbmN0YDzmCk9c6CpkESEKHGkRS-20BZ0WC2YiGAck5y2L43AJCDFUzZnd1Jb2E6vGPZg7uytfrsJMCJyGUuNGLTuG8LLzI5RbwtwTZEQIE-5Qkj3Y/s320/IMG_1899.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Masal anlatmaya yeni başladığım zamanlardı. Kitap kulübümüzde Kurtlarla Koşan Kadınları okuyorduk ve ben de o zaman "La Loba"yı anlatacaktım. Daha sonra defalarca anlatacağım ve hayatımda çok özel bir yeri olan o masalı. Yılların getirmiş olduğu alışkanlıkla masalı ezberlemeye çalıştım ama o kadar olmadı ki... Anlatmaya çalıştım, anlatamadım. Aklımda sürekli kelimeler, bir yapmacık haller. Masaldaki cümleler benim değildi ve bu bana daha önce hiç olmadığı kadar kötü gelmişti. Sonrasında aklımda kalanları yazdım ve kendi tanımlamalarımı buldum. Aslında ilk anlatışımda onların da bir kısmı ezberimdeydi. O gün sezgisel olarak, masal çalışmanın bir oyun çalışmaktan daha farklı olduğunu anladım. O zamanlar, izlenimlerim ve deneyimlerim oyunculuk ve masal anlatıcılığının tamamen iki farklı disiplin olduğu yönündeydi. Bu noktada ise, daha çok keyif aldığım kendimi daha iyi ifade ettiğimi düşündüğüm için "oyunculuktan" tamamen uzaklaşmaya ve salt bir anlatıcı olarak varolmaya çalıştım. Ya da ben öyle olduğunu zannettim çünkü neyi keskin sınırlarla ayırabiliriz ki? Aldığım eğitimlerde anladığım şey, anlatıcının oynamayacağı idi. Evet anlatıcı oynamıyordu ama başka türlü oynamıyordu. Masal anlatımlarını dinledikçe, izledikçe anlatıcıların farklı bir biçimde oynadıklarını gördüm. Bir çok durum, duygu, karakter, otantik kimlikleri ve anlatıcı kimlikleri arasında gidip geldiklerini. Tabi ben bunları kendimde sezemiyordum, bir çok kişi bana oyunculuk eğitiminin masal anlatımında çok işime yaramış olabileceğini söyledi ama ben dumanı üstünde bir masalcı olarak bunlara "hayır ben oyuncu kimliğimden sıyrılmaya çalışıyorum" dedim. Ne cahillik. Aslında bu durum o zamanlar işime yaradı, böylece kendimi yeni bir deneyime açmış oldum. Bildiğim, ezberden yaptığım bir çok şeyden sıyrılıp yeni bir öğrenme sürecine girdim. Deneyimlerimi eskiye dayandırmadan, en baştan. Hiç seyirci karşısına çıkmamış gibi. Aslında bir yandan da bu doğruydu çünkü hiç Sıla olarak seyirci karşısına çıkmamıştım. Aramızda rolden bir duvar vardı. Ama nereden bilecektim ki o rolden duvarın kalınlığı da geçirgenliği de sana bağlı. Böylece anlatıcılık deneyimim başladı ve seyirci, mekan, müzik, masal ilişkisi hakkında bir çok şey öğrendim. Çok farklı deneyimler yaşadım.<br />
<a name='more'></a><br />
2016 yazında sevgili hocam Gürol Tonbul, Yavuz Ekinci'nin "Günün Birinde" romanında geçen bir masalı uyarladı. Bu masalı Yavuz Ekinci kaleme almıştı. Gürol Hocamla çalışacaktık ve ben anlatacak ama bir yandan da oynayacaktım. Soner Akçay'da bu anlatımda Celo rolünde olacaktı ve İsmail Başışık da müzik yapacaktı, vokal olarak. Aslında projeye başladığımız zamanlarda bende bir çok sinyal yanıp söndü. Nasıl olacaktı? Anlatıcı oynamazdı. Peki buna ne diyecektik? Oyun mu? Anlatım mı? Tiyatro mu? Bu noktada sevgili Gürol hocama sonsuz güvenimi belirtmeliyim. Gürol Hocam çalışmamızın başından beri beni anlatım noktalarında özgür bıraktı ve masal yolculuğunda elimden tuttu. Sonerle, İsmaille olan doğaçlama çalışmalarımızda bize harika kapılar açtı. Çalışmanın başında o anki durumumla anlayamadığım bir çok şey için hocama güvendim ve bir yola çıktık. Uzun sohbetlerimiz oldu. Masal üzerine, anlatıcılık üzerine, hayat üzerine. Bende bir çok noktada ışıkların yanmasının sebebi o sohbetlerdir. Gürol hocam, bu performansta anlatıcının üçlü doğasından bahsetti. Sıla olarak ben, masal anlatıcısı olarak Sıla ve Samiralı Sara olarak masal anlatıcısı.Sonrasında provalara başladığımızda üç farklı hali keşfetmeye başladım. Oyuncu olarak da anlatıcı olarak da yaptığımız şey, bedenimizi ve sesimizi aracı olarak kullanmak. O kişiyi, duyguyu, durumu bedenimize davet etmek. Bunun için özgür bir zihin gerekiyor. Bir oyunda bir karakteri canlandırıyorsam önce onu tanımam, anlamam gerekiyor ve yaptığım şey onun bedenime gelmesine ve benim aracılığımla hikayesini anlatmasına izin vermek. Anlatıcıysam yaptığım şey bir atın, ağacın, rüzgarlı havanın, bir elmanın, bir prensesin bedenim ve sesim aracılığı ile kendini anlatmasına fırsat vermek. Aradan çekilmek ve dahil olmak. Kendimi "oyuncu" ya da "anlatıcı" olarak etiketlememin en büyük nedeni yanlış bir tiyatro anlayışı olduğunu farkediyorum. Beni sınırlayan şey bu olmuş. Kötü örnekler. Yapmacıklı haller, sahte gülüşler. Plastik bir tiyatro anlayışı. Halbuki durumun özü bu değil. Özde, yaptığımız her şeyde bir hikaye anlatıyoruz ve kendimizi aracı kılıyoruz. Ravan'da bunu yapmamış olsaydım nasıl bir şey olduğu hakkında bir fikre sahip olamayacaktım. Bu yüzden Ravan benim için apayrı bir deneyim oldu. Sahne üstünde, yerde ceviz kabukları, bir kilin üstünde ve gölge figürlerle bir dünya yarattık. Yaptığımız şeyin tümü anlatıydı. Her şey o anda oldu. Birbirimizin gözlerinin içine bakıp, enerjimizi hissedip bir masal yarattık. Bir seçim yapmak gerekiyorsa, ben kimim diye, tümü olmayı seçiyorum. Hayatta yaşadığımız her deneyim bizi biz yapıyor. Tüm bu oyuncu anlatıcılık sürecinde öğrendiğim şey bu oldu. Yaşadıklarımı keskin çizgilerle ayıramam, deneyimlerimi alır yoluma devam ederim. Bir bütün olarak.Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-46767414104399064302016-12-30T06:28:00.001-08:002016-12-30T06:29:10.235-08:00Masal ve Hikaye KitaplarımGeçtiğimiz günlerde İnstagram'da Kumkurdu kitabından bir bölüm paylaşmıştım. O paylaşımımdan sonra bir kaç arkadaşım Asya Mavi'ye okuduğum kitapları ve kendi masal kitaplarımı merak ettiklerini söylediler. Ben de üşenmedim kitaplığımdan en sevdiklerimi topladım kucağıma yatağa yığdım. Şimdi de onları teker teker yazacağım. Kendi okuduğum masal kitaplarının büyük kısmını kütüphaneden temin ediyorum. Mitoloji ve masal kitapları oluyor onlar ancak iade ettiğim için isimlerini şimdi sizlerle paylaşamayacağım. Bu paylaştıklarım benim kitaplığımda olup da özellikle çok sevdiklerim. Sizin de sevdiğiniz masal kitapları varsa yorum kısmına eklerseniz çok sevinirim. Burada güzel bir paylaşım başlatmış oluruz. Hepimize keyifli okumalarla geçen güzel bir yıl olsun.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXZtJTxB1aOoL7aoFAMDmymiFdeAV_eyVqXyk8GsIEqgXXjV9K7N8eeENUHruDKYqSs58bBxMAdbMTtOaxjZzTdmnNp1SZ9kFFUNzyxVmHkPoKzd4BACq0PgJT3o6lWtKSdxo0cdNiix0/s1600/IMG_2431.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXZtJTxB1aOoL7aoFAMDmymiFdeAV_eyVqXyk8GsIEqgXXjV9K7N8eeENUHruDKYqSs58bBxMAdbMTtOaxjZzTdmnNp1SZ9kFFUNzyxVmHkPoKzd4BACq0PgJT3o6lWtKSdxo0cdNiix0/s320/IMG_2431.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<a name='more'></a><br /><br />
Benim Masal Kitaplarım<br />
<br />
1) Hortlağın 25 Öyküsü - İmge Kitabevi<br />
2)En Güzel Macar Masalları - Nesin Yayınevi<br />
3)Efsunlu Hayvan Masalları - İtalo Calvino - YKY<br />
4)Büyülü Kuş - İtalo Calvino - YKY<br />
5)Türk Masalları - Naki Tezel - T.C. Kültür Bakanlığı<br />
6)Dilenci Kral ve Mutluluğun Sırrı - Joel Ben Izzy - Koridor<br />
7)Rus Yazarlardan Masallar ve Şiirler - YKY<br />
8)Ermeni Masalları - Pencere Yayınları<br />
9)Zaman Zaman İçinde- Pertev Naili Boratav - RK<br />
<br />
<br />
Asya Mavi'nin Hikaye Kitapları<br />
<br />
1) Kumkurdu - Asa Lind - Pegasus<br />
2)Daha Fazla Kumkurdu - Asa Lind - Pegasus<br />
3) Daha Da Fazla Kumkurdu- Asa Lind - Pegasus<br />
4) Sakar Cadı Vini'nin Dinazoru - Valerie Thomas ve Korkly Paul - Türkiye İş Bankası Yayınları<br />
5)Sakar Cadı Vini Uzayda - Valerie Thomas ve Korkly Paul - Türkiye İş Bankası Yayınları<br />
6)Sakar Cadı Vini'nin Kış Macerası - Valerie Thomas ve Korkly Paul - Türkiye İş Bankası Yayınları<br />
7)Sakar Cadı Vini'nin Doğumgünü - Valerie Thomas ve Korkly Paul - Türkiye İş Bankası Yayınları<br />
8)Frederick - Leo Lionni - Elma Çocuk<br />
9)Binbir Oyun - Henri Tullet - Timaş<br />
10)Şuşu ve Üçtekeri - Yıldıray Karakiya, Başak Günaçan - Redhouse Kidz<br />
11)Şuşu, Can ve Dörtteker- Yıldıray Karakiya, Başak Günaçan - Redhouse Kidz<br />
12)Gergedanlar Krep Yemez - Anna Kemp & Sara Ogilvie - Pearson<br />
13) Başka Bir Anne - Sandra Albulrek , Sebban Leyla Navaro- Can Çocuk<br />
14)Masal Battaniyesi - Ferida Wolff, Harriet May Savitz - Nesin Yayınevi<br />
15)Koş Balkabağım Koş - Eva Mejuto , Andre Letria - Redhouse Kidz<br />
16)Bütün Gün Esneyen Prenses - Carmen Gil, Elena Odrizola - Redhouse Kidz<br />
17)Kütüphanedeki Aslan - Michelle Knudsen - Tudem<br />
18)Mutlu Suaygırı - Richard Edwards ve Carol Liddiment - Türkiye İş Bankası Yayınları<br />
19)Picasso ve At Kuyruğu Saçlı Kız - Laurence Anholt - PearsonSıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-75361900322460397542016-11-20T04:06:00.000-08:002016-11-20T04:07:19.672-08:00Çocuklara Masal ve Asya Mavi'nin Öğüdü<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCdRfRXpDgxUL6c13OVwkmoZKOkx-TTu4q6CebdyFs96ur1KzotAzrxckauzi5C77-ielkEL8nCOLKcXbiTbZ0XP9qexmzijw3jqLRPaC1QO0V9zNOVTwz56K7AvV-jyoJ4IAl5vj6aEQ/s1600/15153009_10154671304393396_1148682853_o.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCdRfRXpDgxUL6c13OVwkmoZKOkx-TTu4q6CebdyFs96ur1KzotAzrxckauzi5C77-ielkEL8nCOLKcXbiTbZ0XP9qexmzijw3jqLRPaC1QO0V9zNOVTwz56K7AvV-jyoJ4IAl5vj6aEQ/s320/15153009_10154671304393396_1148682853_o.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Cumartesi sabahı, Asya Mavi sabaha karşı yanıma gelmiş. Günün ilk saatlerini birbirimize sarılıp uyuyarak karşılamışız. Uyandığımda kızım kafasını karnıma koymuştu, gözümü açar açmaz bana dedi ki "masal anlatıcısıyım demene gerek yok, çünkü insanlar masal dinlemeye gelmişlerse senin masal anlatıcısı olduğunu bilirler."<br />
<a name='more'></a><br />
İlk anda ne dediğini anlamadım çünkü tam uyanamamıştım, sonra anladım. Dün masal dinlemeye gelmişti Asya Mavi benimle birlikte. Nazım Kültür'de masal anlatmıştım çocuklara. Çocuklara masal anlattığım zaman, "Ben masal anlatıcısıyım bu benim işim. Büyüklere, küçüklere, dedelere, ninelere, ablalara, abilere masal anlatırım." diye başlıyorum. Çocukların dünyada yapılacak ne kadar değişik iş olduğunu anlasınlar diye bunu söylemek hoşuma gidiyor. Ninelere masal anlatıyorum diyince de yüzlerindeki şaşkınlık çok hoşuma gidiyor. Ancak kızım bana böyle söyleyince, durup bir düşündüm. Ona haklısın anneciğim dedim, teşekkür ederim. Bir yandan o kadar hoşuma gitti ki, beni izleyip sonrasında da yaptığım şey hakkında yorum yapması. Bir yandan da bu düşünce sürekli kafamda dolaştı. Çocuklar, ne kadar da dolaysız diye düşündüm. Bir şey yaparken sürekli yaptığın şeyi açıklamak bir yetişkin hastalığı olmalı. Sonra bunun aslında kendimin de yaptığım işi duymaya ihtiyacım olduğu için yapabileceğimi düşündüm. Okuldan mezun olduktan sonra, ne iş yapıyorsun dediklerinde oyunculuk okudum derdim. Oyuncuyum demeye dilim varmazdı, ne çok kalıplaşmıştı oyuncuyum demek. Hele sanatla uğraşıyorum ya da sanatçıyım demek bu dünyadaki en kibirli şey gibi gelirdi bana. Öyle öğretilmişti. Masal anlatmaya başladığımda da aynı şey oldu. Masal anlatıcısı - töbe haşa- "aslında" oyunculuk bölümü mezunuyum "ama" masal anlatmaya başladım. Ne iş yaptığımı bir türlü anlatamıyorum çünkü sadece masal da anlatmıyorum. Başka şeyler de yapıyorum "iş" adı altında. Bir dönem, aslında çalışmadığımı düşündüm, bir dönemse çok çalıştığımı. Kızım bana, yaptığın işi söylemek zorunda değilsin dediğinde, çok rahatladım. Çünkü ben sadece yaptığım iş değilim. Pek çok farklı zamanda pek çok farklı şey yapıyorum. Bunların iş olup olmaması da önemli değil. Ben benim, sıla.<br />
Cuma gecesinde dönecek olursak, o gün çok heyecanlıydım. Sabah uyandığımda çocuk istismarları ile ilgili haberler dolaşıyordu ortada. Dünyayı düşündüm, dünya hakkında gerçekçi yaklaşmamız gerektiği kanısındayım. Evet kötü şeyler oluyor ama oturup ağlamak bir işe yaramaz, elinden ne geliyorsa yap. O gün benim elimden masal anlatmak gelecekti. Dünya çocuklarını düşünüp içimden derin bir ah çıktı ve dedim ki "Bu akşam Nazım Kültür Merkezi'nde çocuklara masal anlatacağım. Nefesim yettiğince masal anlatacağım, bu düzenin böyle gitmeyeceğini, hakkın yerini bulacağını, yapılan kötülüklerin kimsenin yanına kalmayacağını anlatacağım. Her şeye rağmen dünyanın güzel ve yaşanılır bir yer olduğunu anlatacağım. Onların kötü hikayelerinin yerine, güzel masalları koyacağım çocukların kalplerine, nefesim yettiğince..."<br />
O akşam orada 10 çocuk vardı, onlara bir şey öğretmeye çalışmadım, onlarla bir masal paylaştım. Çocuklarla olduğumda "performans kaygısı" saçma bir uğraş oluyor. Çocukların yanında sadece onlarla bir şey paylaşmak istersem durabiliyorum, beni sadece o zaman dinliyorlar. Büyük hareketler, mutlaka komiklik hiç bir işe yaramıyor. Kalpten kalbe bağ kurabilirsem duruyorlar orada. Dolaysızlar çünkü, beğenmediklerinde giderler, sıkıldıklarında kalkarlar. Ben de dolaysız olabilirsem durabiliyorum orada, yanlarında.<br />
Çocuklar için elimden şimdi gelen bu. Önce kendi çocuğumu istismar etmeden, çevremdeki çocuklara şiddet uygulamadan, duygu sömürüsü yapmadan, onlara bilmişlik taslamadan yanlarında durabilirsem o zaman bir şeyler değişebilir. Önce, çevremizdeki çocuklardan, bize en yakın olanlardan başlayalım sevmeye. O zaman her şey gerçekten değişir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhTj9ET0iP6UTGbnbYu1uMUM49SxTYlbYmUR6dtXdjhA5XhBkQKrlQrPnEtkOu_IV0KM-J40CTx4BQJVyubpOkb_nSG3yi-r_hw6mIesrZi-0RBhWqOhOkkeWDPYnXFPt5oZsxwna2inKI/s1600/15133927_10154671304263396_1559245523_o-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhTj9ET0iP6UTGbnbYu1uMUM49SxTYlbYmUR6dtXdjhA5XhBkQKrlQrPnEtkOu_IV0KM-J40CTx4BQJVyubpOkb_nSG3yi-r_hw6mIesrZi-0RBhWqOhOkkeWDPYnXFPt5oZsxwna2inKI/s320/15133927_10154671304263396_1559245523_o-1.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzWNdLChWhQSjtxkiBmfrgNTneLPXcyrRB54KfzHXRVkAza-ZD2OhxwueI_l5fsOC59fQkvig5K6rNAsA33VuogA9J8KlwqxlEAecEOCqLbCsuUVIKMS1tncM9z7UZp91flXJ9pxFs33M/s1600/15153133_10154671304438396_110901457_o.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzWNdLChWhQSjtxkiBmfrgNTneLPXcyrRB54KfzHXRVkAza-ZD2OhxwueI_l5fsOC59fQkvig5K6rNAsA33VuogA9J8KlwqxlEAecEOCqLbCsuUVIKMS1tncM9z7UZp91flXJ9pxFs33M/s320/15153133_10154671304438396_110901457_o.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div>
<span style="color: #1d2129; font-family: inherit; font-size: 14px; letter-spacing: -0.23999999463558197px;"><br /></span></div>
<div class="_3x-2" style="color: #1d2129; font-family: 'San Francisco', -apple-system, BlinkMacSystemFont, '.SFNSText-Regular', sans-serif; font-size: 12px; letter-spacing: -0.23999999463558197px;">
<div data-ft="{"tn":"H"}" style="font-family: inherit;">
<div class="mtm" style="font-family: inherit; margin-top: 10px;">
<div class="_5cq3" data-ft="{"tn":"E"}" style="font-family: inherit; position: relative;">
<a ajaxify="/739543732804711/photos/a.739546846137733.1073741828.739543732804711/1206753886083691/?type=3&size=679%2C960&fbid=1206753886083691&player_origin=pages" class="_4-eo" data-render-location="homepage_stream" data-testid="theater_link" href="https://www.facebook.com/739543732804711/photos/a.739546846137733.1073741828.739543732804711/1206753886083691/?type=3" id="u_0_11" rel="theater" style="box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.0470588) 0px 1px 1px; color: #365899; cursor: pointer; display: block; font-family: inherit; position: relative; text-decoration: none; width: 278px;"></a></div>
</div>
</div>
</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-35714271478623629802016-11-16T22:17:00.001-08:002016-11-20T04:07:39.625-08:00Sınır Koymanın Dayanılmaz Hafifliği<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijD5c1s6nPkDNkpU1dLaTjjtFBx8AdJucR5vna5WQgHY3CEhR-KAa6JQInmvUEUtfMhVrnsfbZWqBrFH-6ZhhkFdUDTBv89H-4x89fnUw7RZS1g9au5zSJckI-06tx_pJm-WqG2a193ZQ/s1600/6068f6f5955af6591f44f04e21fc83a8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijD5c1s6nPkDNkpU1dLaTjjtFBx8AdJucR5vna5WQgHY3CEhR-KAa6JQInmvUEUtfMhVrnsfbZWqBrFH-6ZhhkFdUDTBv89H-4x89fnUw7RZS1g9au5zSJckI-06tx_pJm-WqG2a193ZQ/s1600/6068f6f5955af6591f44f04e21fc83a8.jpg" /></a></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Kendimizle aramıza koyduğumuz
duvarları aşarsak çevremizdeki kişilere karşı sınırlarımızı
daha belirgin çizmiş oluruz. Sınır koyma işini ilk düşündüğüm
zamanlar, kızım Asya Mavi'in doğumundan sonra başlıyor. Ben
sınır koymayı ve sınır koymanın iyi bir şey olduğunu anne
olduktan sonra öğrendim. Sonrasında da bir çok ilişkimde bunun
önemini deneyimledim. Bir gruba uzun süre ders vereceksem, onlarla
tanıştığım ilk zamanda beni ve davranışlarımı yokladıklarını
farkettim. Bu insan olarak hepimizin yaptığı bir şey. Merak
ediyorlardı, bu kadın neleri seviyor nelerden hoşlanmıyor. Ne
kadar ileri gidebilirim ve bence asıl merak edilen de tüm bunlar
olduktan sonra da beni sevecek mi? <br />
<a name='more'></a>Bir insanın sınırlarını
anlayabilirsek kendimizi daha güvenli hissediyoruz. Bu da
bebeklikten başlıyor. Çocuklarımızı koşulsuzca seviyoruz, aynı
şekilde anne ve babalarımızı da koşulsuzca seviyoruz. Ancak
öğrenmemiz lazım hayatı. Çünkü çevremizdeki herkes bizim anne
ve babamız değil. İlişki biçimlerini öğrenmemiz gerekiyor.
Çocuklarımıza verebileceklerimizin bir sonu var, daha fazlasını
vererek onları kendilerine yeter bireyler yapmıyoruz. Aksine daha
da aldıkça sıradakini merak eden ve asla elindekiyle yetinmeyen
bireyler yetiştiriyoruz. Kuralları koymak ve koyduğumuz kurallara
uymak bizim elimizde. Burada sert bir yapıdan söz etmiyorum,
çelişkili davranıştan söz ediyorum. Ben kızıma yarım saat
çizgi film izleme zamanı koymuşsam ve sırf o ağladığı,
dövündüğü için bu süreyi bir saate uzatmışsam sorunlara
davetiye çıkarıyorum. O zaman ben kolay kandırılan, sözünü
yerine getirmeyen ve belki de onun iyiliğini önemsemeyen biri
oluyorum. Bu karşı taraftakine gerçek sevgi ve saygıyı
iletmiyor. Ona iyilik yapıyor gibi görünüp öz değerini
küçültmüş oluyorum.
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Aynı şey bu noktada kendim için de
geçerli. Eğer kendime saygı duyuyorsam bana yapılmasını
istemediğim davranışlara göz yummamalıyım. Yapabileceklerimin
bir sınırı var. Çalışma saatlerimin, okuma zamanlarımın,
arkadaşlarıma ayırabileceğim vaktin, aileme ayırdığım vaktin,
temizlik zamanının, kendime ayırcağım zamanın. Bunlar elbette
takvimimde işaretli değil, zamanlarını da kağıt kalemle
belirlemedim. Ancak hissediyorum. Bir yerde dengesizlik olduğunda,
sınırımın aşıldığı bir durum olduğunda kendimi kötü
hissediyorum. Diğer alanlardan enerji almaya ve yine tüm benliğimi
oraya aktarmaya çalışıyorum. Sonrasında ise ya bir öfke
patlaması, ağlama ya da ağır bir hastalık olarak ortaya çıkıyor.
Sınır ihlali.
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Durup kendime neden diye sormam
gerekiyor? Neden sınırlarımı zorladım? Kendimi kanıtlama
ihtiyacından mı? Sevilme arzusundan mı? Hayır diyemediğim için
mi? Bir şeyleri unutmak için mi? Bunu bulduğumda ise iş
değişiyor. Önce bu durumu açık bir şekilde ifade ediyorum.(ki
bunu çok zor öğrendiğimi söyleyebilirim) sonra da kendime “neye
ihtiyacım var?” diye soruyorum. Dinlenmek, çalışmak, kızımla
zaman geçirmek, film izlemek, yazmak. Bir kere kendimle bağlantı
kurunca işler kolaylaşıyor. Bir süre bu denge hali devam ediyor,
yeni bir sınır ihlaline kadar. Sonra o ihlalden de bir şey
öğreniyorum. Hayat böyle sürüp gidiyor.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Sınır koymanın katı duvarları
yoktur, o geçirgen bir yapıdadır. Sanki çevremde yoğun bir ışık
gibi. Paylaşmak için o yoğunluğun içine kalmalıyım ki kendimle
bağlantım kopmasın. Tıpkı masal anlatırken olduğu gibi.
Önümdeki sınır kalın değil, seyircilerin gözlerinin içine
bakıyorum, mekanı görüyorum, olan şeyi olduğu gibi kabul
ediyorum. Ama önümdeki ışıktan sınır olmazsa kendimle bağlantı
kuramam, masalla bağlantı kuramam o zaman da anlatacağım bir şey
olmaz. Önümdeki sınırlarım çok katı ise bu sefer anlatacağım
kimse olmaz. Bu her zaman tam dengede değildir, değişkendir.
Değişken olmasaydı çok sıkıcı olurdu, kim mükemmel bir
masalcı dinlemek ister? Kim hiç hata yapmayan birini görmek ister?
Öyle biri yoktur bu yüzden gördüğümüz her mükemmel
anlatıcının rol yaptığını biliriz. İçindeki kusura
dokunabilme cesareti, bana anlatıcılığı sevdirdi ve anlamamı
sağladı, ancak sınırlarımı bildiğimde sınırsız olabilirim.
</div>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-49225081414224319722016-10-21T00:38:00.000-07:002016-10-21T00:38:18.471-07:00"Başka" Masal Gibi Kamp<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0HxVLuFUu8sc8dY1lseNRyUJyp-tUKN_GHVKGnfCq8EnJn99t_5L5pvY5NeULJEyHeCSSZlgmU7ByLY5mQ0QvmV_qPeDYNJebvWt6Qk1WtyQgtLP5z0ZXA3NbEZPqf7uuMjAPyoFtLHA/s1600/14724392_10157489345425167_1403473584543602789_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0HxVLuFUu8sc8dY1lseNRyUJyp-tUKN_GHVKGnfCq8EnJn99t_5L5pvY5NeULJEyHeCSSZlgmU7ByLY5mQ0QvmV_qPeDYNJebvWt6Qk1WtyQgtLP5z0ZXA3NbEZPqf7uuMjAPyoFtLHA/s320/14724392_10157489345425167_1403473584543602789_n.jpg" width="256" /></a></div>
<br />
<br />
Geçtiğimiz haftasonu Başka Rota ile Urla Demirciler Ada Mevkii'ne kamp yapmaya gittik. Dolunay gecesinde masal anlatmak benim için harika bir deneyimdi. Bu deneyimi de paylaşmak istedim. Yazıyı yazmadan önce fotoğrafları gözden geçireyim dedim ve ne kadar çok şey yaptığımızı farkettim. Sonra da ben bu kadar şeyi hiç bir ayrıntıyı kaçırmadan nasıl anlatacağım diye düşündüm. Bazı noktalarda kısa keseceğim, daha çok kendi deyimime odaklanmaya çalışacağım. Bu kampta harika kişilerle tanıştım hepsinin de ilginç hikayeleri vardı.<br />
<a name='more'></a><br />
Başka Rota'nın kurucuları Filiz ve Mikail ile geçen yıl tanıştım. Kitap kulübünden canım arkadaşım Gülnur, onların düzenlediği yürüyüşlere katılıyor ve çok beğeniyordu. Tanışmamıza vesile oldu. Filiz beni arayıp da doğa yürüyüşü, kültür gezileri ve masal etkinliği düşünüyorum ne dersin? diyince içimden çıkan kelebekleri ona gönderdim ve üçümüz buluştuk. Etkinliklerimizi planladık. Başka Rota sadece doğa yürüyüşü ya da sadece gezi düzenleyen bir seyahat acentası değil. Yaptıkları işe ruhlarını katıyorlar ve onlarla gidilen her yer "başka" oluyor. Orada herkesin bilip görmediği şeyleri görüyorsunuz. Düzenledikleri gezileri <a href="http://baskarota.com/">buradan</a> görebilirsiniz. Sonuçta biz birlikte etkinlik yapmaya karar verdik. Ama bir yıl boyunca o kadar aksilik oldu ki. Gezimiz son andan iptal oldu, hava koşulları uymadı, zamanımız tutmadı ama biz umudumuzu kaybetmedik. Masal Gibi Kamp etkinliğini Filiz açtığında ise büyük bir ilgi gördü. Böyle bir konsepte sahip ilk etkinlikti. Başka Rota da ben de ilk defa böyle bir etkinliğin içinde olacaktık. Filiz masal kampının öncesinde de doğa yürüyüşü, bağ gezisi koydu sonraki gün ise yine doğa yürüyüşü, köy gezmesi ve deneysel arkeoloji mekanlarına gittiğimiz kültür gezisini ekledi. <br />
Kısaca size bu iki günü anlatmak isterim.<br />
Sabah, kaptan Muharrem abinin - ki sonra kampın yıldızı olacaktı- servisi ile Güzelbahçe'de çok güzel bir kahvaltı yaptık. Boyoz ve gevrekle. Güne güzel bir başlangıç oldu. Sabah, rüzgar kuzey yönünden esiyordu. Güneş vardı ama rüzgar bizi üşütüyordu. Sonra da doğa yürüyüşü yapacağımız alana gittik. Yağcılar köyüne kadar yaklaşık bir buçuk saatlik bir yürüyüşümüz vardı.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEM9B4zRMm1CeRBUBxEWvD7iynGhL6P36Y1gPLaaXTfRfg-jJUYEN2UltRFZBXU36Br8qPTapLoCcpJcGo3HF5P3kW1nXYdj-PbSFKNruOkUe45WCLwwotjROnkarzjTuF5RdLIS8fVCw/s1600/IMG_1549.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEM9B4zRMm1CeRBUBxEWvD7iynGhL6P36Y1gPLaaXTfRfg-jJUYEN2UltRFZBXU36Br8qPTapLoCcpJcGo3HF5P3kW1nXYdj-PbSFKNruOkUe45WCLwwotjROnkarzjTuF5RdLIS8fVCw/s320/IMG_1549.JPG" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yağcılar Köyüne Yürürken</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8QDGMFEOE3KgFJk0bzKtoTT_Xs6m71uCmQOIPi3xdSIurhIPkOMZtewlPwIeUrt8uzDMpQzMsQs-wsRzLaFBECYuYT0WJJLoVQja7siVPeFbTtiqh4isZC0muPsY3mrx5bggRnPaqY8M/s1600/IMG_1555.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8QDGMFEOE3KgFJk0bzKtoTT_Xs6m71uCmQOIPi3xdSIurhIPkOMZtewlPwIeUrt8uzDMpQzMsQs-wsRzLaFBECYuYT0WJJLoVQja7siVPeFbTtiqh4isZC0muPsY3mrx5bggRnPaqY8M/s320/IMG_1555.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
Güneş etkisini belli etmeye başlamıştı ama yine de rüzgar bize hırkalarımızı bir giydiriyor bir çıkartıyordu. Yağcılar köyüne giden ormanlık alanda domuz avcılığı yapılıyormuş. Karşımıza bir ölü yaban domuzu çıktı. Avcılar onu vurup, öylece bırakıp gitmişler. Avcılığın günümüzde ne gibi bir yeri olduğunu bilmiyorum ama gördüğüm doğaya ve hayvana saygılı olmayan insanlığın tipik davranışıydı. O yabandomuzun ölümü doğal bir ölüm değildi, bu da beni üzdü. Yolda bulduğumuz bir kaç dağ çileği ve biraz da böğürtleni yedikten sonra Yağcılar köyüne geldik. Orada bizi Ayhan Abi karşıladı. Ayhan Abi, Yağcılar Köyü'nde yerel şarap üreticisi ve aynı zamanda da Ta-Tu-Ta çiftliği sahibi. Ta- Tu-Ta Buğday Derneği tarafından yürütülen Ekolojik çiftliklerde tarım turizmi ve gönüllü bilgi, tecrube takası projesi. Gönüllü kişiler, ekolojik çiftliklere gidip orada çalışıyorlar. Ayhan Abi'nin bağı çok güzeldi. Bir tarafı orman bir tarafı zeytin ağaçlarının ortasında bir bağ. Ayhan Abi, burada organik tarım yapıyor. Bize üzümleri anlattı, üzümlerin fermante olmasını. Fermante olan meyvenin yararlarını. Bir de güzel masal anlattı. "Bir baba kızının karnının şiş olduğunu farkedince onu hamile sanmış ve namuslarını kirletti diye oğlundan kızı dağa bırakmasını söylemiş. Ama kardeşi kıza kıyamamış, dağa çıkarken yanlarına bir horoz almış ve horuzu kesmiş. Babasına da horozun kanını götürmüş. Kızı dağa salıvermiş. Kızcağız da neden terkedildiğini bilmez halde dolaşırken bir bağa denk gelmiş. Bağdaki üzümleri yemeye başlamış. Arıların, böceklerin yediği üzümleri yemiş. Sonra da iyileşmeye başlamış. Karnının şişliği inmiş." Biraz Nardaniye masalı biraz da Pamuk Prenses masalının birleşmesi gibi geldi bana. Sanırım daha devamı vardı ama Ayhan Abi bize bu kadarını anlattı. Sonra bize aşılamayı gösterdi. Ağaç aşılması ve bağ aşılaması arasındaki farkı anlattı. Yaptığı şaraplardan tattık. Doğal mayayla yapılan şarap ve kükürtle yapılan şarap arasındaki farkı tattık. Ayhan Abi ve eşi ile tanışmak çok güzeldi.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmCelG0zRnh_FbhIFn0yoZkphXCmy9_e8jSZNMP1jkCuMjUuxGFyYshe3COwp0_EJT2bBJRPI_bX96fbgoAjj1_ybThPT8kDIz-t590DaZO2pl9FgMUbd-mrAFK5VePHosQ6edA555ccA/s1600/IMG_1557.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmCelG0zRnh_FbhIFn0yoZkphXCmy9_e8jSZNMP1jkCuMjUuxGFyYshe3COwp0_EJT2bBJRPI_bX96fbgoAjj1_ybThPT8kDIz-t590DaZO2pl9FgMUbd-mrAFK5VePHosQ6edA555ccA/s320/IMG_1557.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8Cv7BmUBuD-_ljU6yCedggmvHidYGK4LWH438Uw-j-YiJQT2zjaT1rcoZzgOlgtrX93rG_KiGQqO5yi1k63vdQ6V5wMlRO5Iu-O3vJG6v72H2OA0sGRQZy1lMzopEpjN7lI-zH11XojQ/s1600/IMG_1558.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8Cv7BmUBuD-_ljU6yCedggmvHidYGK4LWH438Uw-j-YiJQT2zjaT1rcoZzgOlgtrX93rG_KiGQqO5yi1k63vdQ6V5wMlRO5Iu-O3vJG6v72H2OA0sGRQZy1lMzopEpjN7lI-zH11XojQ/s320/IMG_1558.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixov09Iy-2bCbS-R1HyW-Bpzdwb63qG5JC9SAOwalSqpE0wEI94eGJF7vOB8hLel3spd93RpSL_kWhSkVnfDm5-ZKRY0k12H_TfZmBvvtfZK0_PFMjaC459R_TcuAMVYVzGkcPPe0t9LA/s1600/IMG_1559.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixov09Iy-2bCbS-R1HyW-Bpzdwb63qG5JC9SAOwalSqpE0wEI94eGJF7vOB8hLel3spd93RpSL_kWhSkVnfDm5-ZKRY0k12H_TfZmBvvtfZK0_PFMjaC459R_TcuAMVYVzGkcPPe0t9LA/s320/IMG_1559.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
Bağdan ayrılıp kamp kuracağımız Demirciler Ada'ya gittik. Orayı çok severim yazın başlarında suyu çok soğuk olur ama Ağustos'ta ısınır. Suyu temizdir, büyülü bir havası vardır. Çay, kahve molasından sonra çadırlarımızı kurmaya giriştik. Hava hala rüzgarlı olduğu için biraz zorlandık ama saltanat çadırı da dahil hepsini kurduk, daha doğrusu Filiz, Semih ve Muharrem abi olmasaydı kuramazdık:)<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHHgrAQFJnLGAJkOq8HGAz9s6n0e4FYY-udaiUiyeH_BHj8cZTxfwgrVSVv6ZeZGNQA0v-B7wsWgDDpXwllM1AuoOvtRVsxLAybE9tlpMoHz7-M6HfRrEx4S7ZPW0cjoPPGzKUHnNnuN0/s1600/14731223_1821813451436789_5710655304865734372_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHHgrAQFJnLGAJkOq8HGAz9s6n0e4FYY-udaiUiyeH_BHj8cZTxfwgrVSVv6ZeZGNQA0v-B7wsWgDDpXwllM1AuoOvtRVsxLAybE9tlpMoHz7-M6HfRrEx4S7ZPW0cjoPPGzKUHnNnuN0/s320/14731223_1821813451436789_5710655304865734372_n.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Çadır Kurma Çalışmaları, En Soldaki Saltanat Çadırı 4 Kişilik<br /><br /></td></tr>
</tbody></table>
Akşam yemeği ve masaldan önce dolunayı kutlamak için taşlardan mandala yapmaya karar verdik. Bir arkadaşımız taşları toplarken kalp şeklinde bir tane buldu ve mandalamızın niyeti de böylece "aşk" oldu. Aynı niyette birleşmek, mandalayı anlamak çok güzeldi. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim5Q-P16fY1UlP6uH_gtZ_3NAiXKr0fYmPu0-HRRKNgm_HIeGIkjjjzgKoLTVG12eqG5BEBUjZEPyQ2PqomzQAx0Se-gTgQa8pxUolk8owEA_ZuDSDYs8kTHfLEecbMxK_V3vVE-p8EP8/s1600/14713722_10157489944015167_7384089586139855448_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim5Q-P16fY1UlP6uH_gtZ_3NAiXKr0fYmPu0-HRRKNgm_HIeGIkjjjzgKoLTVG12eqG5BEBUjZEPyQ2PqomzQAx0Se-gTgQa8pxUolk8owEA_ZuDSDYs8kTHfLEecbMxK_V3vVE-p8EP8/s320/14713722_10157489944015167_7384089586139855448_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3HJ2yfo1GjjyeF2hR_oa6xkfAyPikLjs1LQzlBjrxf7ps3UgPwmpWJUE34UO3WC5XaaCrLXtvMpaC70EjPMGt2XBTGoyhm-j10juMiBzL5sNcSrW2-J28bELUi_zQxNLoKZ9YLMwS4IU/s1600/14725528_1821813588103442_2340514048647256730_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3HJ2yfo1GjjyeF2hR_oa6xkfAyPikLjs1LQzlBjrxf7ps3UgPwmpWJUE34UO3WC5XaaCrLXtvMpaC70EjPMGt2XBTGoyhm-j10juMiBzL5sNcSrW2-J28bELUi_zQxNLoKZ9YLMwS4IU/s320/14725528_1821813588103442_2340514048647256730_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Sonrasında ay yavaşça yükselmeye başladı ve biz bir kaç kişi adaya çıkıp ayı oradan izledik. Orası sakin bir yerdi bir tarafı yüksek bir uçurum diğer tarafında da kayalıklar vardı. O yükseklikten deniz ve ay muhteşem görünüyordu. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2z3VS78dg47M3zLh_32cAgx5M-4FjE9yeiCOqtgQ98P99c4fflW3Qe3ogsem1p-KevSGCy1CzNIOgiOE2mTd3C_JXFUVid1eHY6rp6X3m480e83whPakK2zkgbxpY16npPx0uBPjcpxM/s1600/14581339_1821813698103431_4120856711667226461_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2z3VS78dg47M3zLh_32cAgx5M-4FjE9yeiCOqtgQ98P99c4fflW3Qe3ogsem1p-KevSGCy1CzNIOgiOE2mTd3C_JXFUVid1eHY6rp6X3m480e83whPakK2zkgbxpY16npPx0uBPjcpxM/s320/14581339_1821813698103431_4120856711667226461_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
<br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Akşam yemeğinden sonra ise masal anlatımına başladık. Kampa gelirken deniz ve dolunay için aklımda üç masalım vardı. Aslında iki tanesini kesin anlatacaktım ama üçüncüsü için içimden gelen masalı anlatmaya niyet etmiştim. Her masal akşamı kendine özgü dinamikler taşıyor. Açık alanda daha önce de masal anlatmıştım ama buranın atmosferi o kadar büyüleyiciydi ki. Masal kapısını açtık, ben masalı anlatmaya başladım ama konuştukça aslında anlatmak istediğim masalı değil de bambaşka bir masalı anlattığımı farkettim. Masal anlatırken yaşadığım en ilginç deneyimdi, bir an durdum ve sonra da kabul ettim ve o masalı anlatmaya başladım. Genelde masallar arasında ara vermem ama bu kampta öyle bir ortam oluştu ki her masal arasında dinlendik, küçük molalar verdik ve böylece ben de sadece planladığım masalların birini anlattım onun dışında içimden dört başka masal çıktı. Biraz uzun bir anlatım oldu. Biz masala başladığımızda rüzgar da etkisini azaltmıştı, hava durgundu. Tam arkamda doluna, yanımda ateş ve kulağımızda dalga sesleri ile masal dünyasına büyülü bir giriş yaptık. Kendi adıma unutmayacağım bir deneyim yaşadım.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibWNcR1SskV5ydpVEtG8u1-5BoB-DvXIzSOTXKQjsxDzJ7hhvlR_YHr8eiJVmFcOKKdg8B-qw0c7rRTXcLiTiBAxbPo6PqPV2ULa_1ufIBfGfY34l2y0imQAlRs50uTMDRN0_7hAKj4sg/s1600/14695414_1821813118103489_1773192125348401318_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibWNcR1SskV5ydpVEtG8u1-5BoB-DvXIzSOTXKQjsxDzJ7hhvlR_YHr8eiJVmFcOKKdg8B-qw0c7rRTXcLiTiBAxbPo6PqPV2ULa_1ufIBfGfY34l2y0imQAlRs50uTMDRN0_7hAKj4sg/s320/14695414_1821813118103489_1773192125348401318_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4VK7CnVXnaXRzUH99Ghs7RJoVzplrByp3sJfSbsq6I0VeLuOcZhS5LJZGfdu8a9cNaeNu5YyH2Q-bbB8epP-71lB9H1q5AIBuA4qqqnh5lq3QnIxs8XBN0lOW_DpdoPXznbTJTsBgzJo/s1600/14718721_1821812638103537_8432872869424614050_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4VK7CnVXnaXRzUH99Ghs7RJoVzplrByp3sJfSbsq6I0VeLuOcZhS5LJZGfdu8a9cNaeNu5YyH2Q-bbB8epP-71lB9H1q5AIBuA4qqqnh5lq3QnIxs8XBN0lOW_DpdoPXznbTJTsBgzJo/s320/14718721_1821812638103537_8432872869424614050_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMVpWzeQ7i8KkL5xG-a5ulJuDvA36BDyz4khFXcvAgigtEg3cnV3iBA8jPIgd8qVmSAhNgoLoxxpywP4Al_HBU8EKTLdnPBYlO3JxVjTcSFifsOjdrIBxtD_KnJ9mzjFJFiy6ABR8mCD8/s1600/14724359_1821813708103430_8685277569233299611_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="249" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMVpWzeQ7i8KkL5xG-a5ulJuDvA36BDyz4khFXcvAgigtEg3cnV3iBA8jPIgd8qVmSAhNgoLoxxpywP4Al_HBU8EKTLdnPBYlO3JxVjTcSFifsOjdrIBxtD_KnJ9mzjFJFiy6ABR8mCD8/s320/14724359_1821813708103430_8685277569233299611_n.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">ateş<br /></td></tr>
</tbody></table>
<br />Masallar ve tüm günün yorgunluğu birleşince uyumak için çadırlara dağıldık. Gece rüzgarlıydı, benim için de biraz soğuktu. Biraz diken üstü bir uykuydu ama yine de tüm gece dolunay ışığının altında uyumak çok güzeldi. Sabah kahvaltımızdan sonra denizle biraz haşır neşir olduk ve gezinin ikinci bölümü başlamış oldu. Önce doğa yürüyüşü vardı. Ovacık - İhsaniye Köyü arasında inanılmaz güzellikte bir rotaydı. Filiz bize orayı nasıl keşfettiklerini anlattı. Filiz, rota keşiflerini anlatırken aklıma Yerdeniz Öyküleri'ndeki Bulucu'lar geldi. Onlar çıplak ayakla yerin altındaki madenleri buluyorlardı. Dünyanın yeraltı haritasını çıkarıyorlardı. Filiz de yerüstünün bulucusuydu. Çok güzel ağaçların olduğu gotik bir yürüyüş rotası bulmuşlardı. Dere kenarında yürümek ve doğayı hissetmek tüm kampın en güzel zamanlarından biriydi benim için.</div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYtQhBtsXmT6Yx4A_H2rE05gY7umHgMkYn1fmfsyZYwabmsVEO2SvXQdT3xAE2CuO4cFPatulqcU5hh5SOys03tzIUBTu8yIpmvWBSL9nqeTHrD6NSjRd2hp8Pwxle5w3706Yq6wCZ3B4/s1600/IMG_1586.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYtQhBtsXmT6Yx4A_H2rE05gY7umHgMkYn1fmfsyZYwabmsVEO2SvXQdT3xAE2CuO4cFPatulqcU5hh5SOys03tzIUBTu8yIpmvWBSL9nqeTHrD6NSjRd2hp8Pwxle5w3706Yq6wCZ3B4/s320/IMG_1586.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3lvnXdLipqs4yWuSY_IMqPxMGJY5E30SRUrN1ClK-LZc5LLRZVPAfQOyGutHpwK2SBmUE9aTnf_m9tt4YttUBwSppCdhSLVoJHDDsTVw9sr8EUfroCXOTU43bzSKwbLb7b7oqgZvqK7c/s1600/IMG_1587.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3lvnXdLipqs4yWuSY_IMqPxMGJY5E30SRUrN1ClK-LZc5LLRZVPAfQOyGutHpwK2SBmUE9aTnf_m9tt4YttUBwSppCdhSLVoJHDDsTVw9sr8EUfroCXOTU43bzSKwbLb7b7oqgZvqK7c/s320/IMG_1587.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3GihPUPHNQb_7lyqXoEPYz-hHZWy1W6rM2rbpLFlBu7kZe5goRFPTbmIshE5n8A_n7iZHD1ZivH-JhSATmfhDc4e9KssnMX57buDYX87OQtoogV24pBvERGdydWLBxncj9KOR0jSRumQ/s1600/IMG_1591.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3GihPUPHNQb_7lyqXoEPYz-hHZWy1W6rM2rbpLFlBu7kZe5goRFPTbmIshE5n8A_n7iZHD1ZivH-JhSATmfhDc4e9KssnMX57buDYX87OQtoogV24pBvERGdydWLBxncj9KOR0jSRumQ/s320/IMG_1591.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0RDYiHgpquioOZXYbnhFkt9GjjIuMeO-J92hCQBv4jpEAbmoEecNs1FvRjcGt-PupmSanTXowE_Ntc2WQrjKHot7jRPY9wK4rDNhIlZlNH9SQipHPCaj-Rq6FWNKAH-3-oak4yAJsBMk/s1600/IMG_1592.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0RDYiHgpquioOZXYbnhFkt9GjjIuMeO-J92hCQBv4jpEAbmoEecNs1FvRjcGt-PupmSanTXowE_Ntc2WQrjKHot7jRPY9wK4rDNhIlZlNH9SQipHPCaj-Rq6FWNKAH-3-oak4yAJsBMk/s320/IMG_1592.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGQwWTQbLSb7sJJgzKOtFAkI90sFddUBH6IWUx8MVwVHBc31J8tATfSeSQ8F3VhEACEqYbqu6Gx_g0nm3BcUktenvnm_sNv3QmfzWkdIEB97tv4PHEjmaEnCKt_93RnpbOyBF8PdZ4N2E/s1600/IMG_1595.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGQwWTQbLSb7sJJgzKOtFAkI90sFddUBH6IWUx8MVwVHBc31J8tATfSeSQ8F3VhEACEqYbqu6Gx_g0nm3BcUktenvnm_sNv3QmfzWkdIEB97tv4PHEjmaEnCKt_93RnpbOyBF8PdZ4N2E/s320/IMG_1595.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhESw_DEMKveYUQ87AEyk0HG8otLNoqhyphenhyphenDWXiawvfQ3ZCLgcUlbuXheffooAsP6Qd7tB7nevta3Q6b0E47nH35i6pE7ymadAlB06v8kGfmADf2sFed_M6iRHImL2ooFddCFWf3e8DVubaA/s1600/IMG_1634.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhESw_DEMKveYUQ87AEyk0HG8otLNoqhyphenhyphenDWXiawvfQ3ZCLgcUlbuXheffooAsP6Qd7tB7nevta3Q6b0E47nH35i6pE7ymadAlB06v8kGfmADf2sFed_M6iRHImL2ooFddCFWf3e8DVubaA/s320/IMG_1634.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPcrKmuftBvRkW-OEclQ9KfGE40ByMf7PkEklTnc0FNlx9BcYgBTROBaPRtQTltSqU_PeMuKnRkjoIQsTZKUHZFCADiDs0Jbqso694kiIh3CQ1n03jt6icNujB6_dxONa1OSFw_0Jg-sY/s1600/IMG_1597.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPcrKmuftBvRkW-OEclQ9KfGE40ByMf7PkEklTnc0FNlx9BcYgBTROBaPRtQTltSqU_PeMuKnRkjoIQsTZKUHZFCADiDs0Jbqso694kiIh3CQ1n03jt6icNujB6_dxONa1OSFw_0Jg-sY/s320/IMG_1597.JPG" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Rehberimiz canımız Filiz<br /><br /></td></tr>
</tbody></table>
İhsaniye köyüne vardıktan sonra pazarı gezmek için Bademler Köyü'ne gittik. Bademler Köyü, içinde tiyatrosu olan ve sanatın köy yaşamı ile bütünleştiği çok güzel bir köy. Biz de köydeki oyuncak müzesini gezdik. Müzede el yapımı oyuncaklar vardı. Tahtadan, kumaştan, taştan oyuncaklar etkileyiciydi. Pazarda biraz dolaştıktan sonra da gözleme yemek için bir yere oturduk. Bademler köyü hem gözümüz hem de midemiz için güzel bir duraktı.<div>
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJobY6VsimtkQnUn49zch1XOrpdjisP_2JT2-lUMKF5vN6FfGWbedHaOnU0MUlgF1VV0iP1uNq4e2DtISmYteHreFF6IbH4TdBR-m2FQRl8b3vLQtnkM29QTj0KABl2zhri3L4P2YKXV0/s1600/IMG_1600.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJobY6VsimtkQnUn49zch1XOrpdjisP_2JT2-lUMKF5vN6FfGWbedHaOnU0MUlgF1VV0iP1uNq4e2DtISmYteHreFF6IbH4TdBR-m2FQRl8b3vLQtnkM29QTj0KABl2zhri3L4P2YKXV0/s320/IMG_1600.JPG" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yüz yılı aşkın yaşadım<br />ulu konuklar ağırladım<br />1981'de onarıldım<br />Oyuncaklarla donatıldım<br />Kapım her zaman açıktır<br />Oyun bilenler gelsin<br />Yüzü gülenler<br />Gerçeği görenler<br />Canlar, erenler gelsin<br />Çocuklar siz de gelin!<br />Gülün oynayın<br />Ben Musa Hocanın eviyim</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRPABObqf_Sh5NbMId8aeYI2pEg9Tfnv3aRJaKp4ELfyCNvayoQ1vViukxARP_RkF7G6g6xN9StQPLJqvT4bS1ypyF02I-JTcJBImR0GXUPyFluoy2KpYgv3a97UxAnmBCtOuUhCzaOlM/s1600/IMG_1601.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRPABObqf_Sh5NbMId8aeYI2pEg9Tfnv3aRJaKp4ELfyCNvayoQ1vViukxARP_RkF7G6g6xN9StQPLJqvT4bS1ypyF02I-JTcJBImR0GXUPyFluoy2KpYgv3a97UxAnmBCtOuUhCzaOlM/s320/IMG_1601.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhyphenhyphenbJzAsagyeDr0gYemrihPkgO08V0LIU0Y6GKYuGAecTjbaB6Knt5AbPzLiRnjfgjzKr_6O-CJeBTc0MFvXrKu5TdrvkAY_Bi2jgmi6Q38cs6Q9RnEzN5FLJ7jTwvUThmTU1U7rytt9c/s1600/IMG_1603.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhyphenhyphenbJzAsagyeDr0gYemrihPkgO08V0LIU0Y6GKYuGAecTjbaB6Knt5AbPzLiRnjfgjzKr_6O-CJeBTc0MFvXrKu5TdrvkAY_Bi2jgmi6Q38cs6Q9RnEzN5FLJ7jTwvUThmTU1U7rytt9c/s320/IMG_1603.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrRBEv-qcIHHhWgIj4-0hxz23Xzral8kn_NlkQ7IhdzAKr9X1iPkO4x661G6o7Ku1sNmc7nA1WyBaQWEwm1rGFWBI27ZCZGnDAdE-AYrzG4YBt4kzB71BtvB30rwKx2DgK3XciKMI7E7c/s1600/IMG_1604.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrRBEv-qcIHHhWgIj4-0hxz23Xzral8kn_NlkQ7IhdzAKr9X1iPkO4x661G6o7Ku1sNmc7nA1WyBaQWEwm1rGFWBI27ZCZGnDAdE-AYrzG4YBt4kzB71BtvB30rwKx2DgK3XciKMI7E7c/s320/IMG_1604.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKVC24STDe5yWSYKGK0DpGv_wW8YsRvXkKQ7TTwiSeP7rw5lJenue7tEkSzxVG19me4QBIaPJZkIpaLbX3GNPnLr2OuQB39F_NaYhyzA3tS4ZGqNWAGHEho_8mY7w2uFDWbb__Wb8QV3s/s1600/IMG_1605.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKVC24STDe5yWSYKGK0DpGv_wW8YsRvXkKQ7TTwiSeP7rw5lJenue7tEkSzxVG19me4QBIaPJZkIpaLbX3GNPnLr2OuQB39F_NaYhyzA3tS4ZGqNWAGHEho_8mY7w2uFDWbb__Wb8QV3s/s320/IMG_1605.JPG" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Cadılar Bayramı yaklaşırken<br /></td></tr>
</tbody></table>
Bademler köyünden sonra son iki durağımız kalmıştı. Deneysel arkeolojinin iki güzel örneği. İkisi de birbirine çok yakın, ikisi de izmire çok yakın. Bir o kadar da uzak zamanlardan gelme. İlki Klazomenai Arkaik Dönem Zeytinyağı İşliği. 1992- 2004 yılları arasında sürdürülen kazı çalışmaları sırasında bu zeytinyağı işliğine rastlanmış. Kazının ardından da işliğin maketi yapılmış. 2004 -2005 yılları arasında da Komili Zeytinyağları sponsor olmuş ve işlik canlandırılmış. Arkaik dönem inşa teknikleri uygulanarak yeniden inşa edilmiş. Sonrasında da burada 2500 sonra yeniden zeytinyağı üretilmiş. Buradan içeri girdiğimde zamanda yolculuk yapmışım gibi hissettim. Sadece bina değildi, içinde üretimin de olması oranın hala zeytinyağı kokması. Çukurların 2500 yıl öncesine ait olması insanı büyülüyor. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC9AtJDWbbUgOQDVjMlJB6G6PR1KFuHm70ukHv-LQ2jHPNoCGbn4l8NfG9W3nSZXQYD8L6ztEKlyGCdHsD28G2Mvr9H_bOQrxHpAo_YAfkqo4h_TFnFi_2Y3R6NFEXYNUdw8gjOw8dFSs/s1600/IMG_1607.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC9AtJDWbbUgOQDVjMlJB6G6PR1KFuHm70ukHv-LQ2jHPNoCGbn4l8NfG9W3nSZXQYD8L6ztEKlyGCdHsD28G2Mvr9H_bOQrxHpAo_YAfkqo4h_TFnFi_2Y3R6NFEXYNUdw8gjOw8dFSs/s320/IMG_1607.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrHoLTyXcoX8vIa8-wXwBd247RLS90d6hyphenhyphenUfxTQ2KU824jyxBGvjrkmp4PHweE41izFw9keHbXzxMHKBrMnbkOLqXwDghTa6p3Cclj4Ixd3szq8Rn9erY_lLZpJkn4MWAI3yp8OWSIsrA/s1600/IMG_1608.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrHoLTyXcoX8vIa8-wXwBd247RLS90d6hyphenhyphenUfxTQ2KU824jyxBGvjrkmp4PHweE41izFw9keHbXzxMHKBrMnbkOLqXwDghTa6p3Cclj4Ixd3szq8Rn9erY_lLZpJkn4MWAI3yp8OWSIsrA/s320/IMG_1608.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizXcz7Han6H2AP6g-FNn5t94H3-aFd_PfCQ_3BXzAt_BviGca3ETW3RFmh-vRhAKsjBnS6Uz8p7Air45rnuGjpBACx2JyuU5dro2jA32AwsUHTLXlhCq2sYlD0mswJUrxhz_jdB92U-9o/s1600/IMG_1609.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizXcz7Han6H2AP6g-FNn5t94H3-aFd_PfCQ_3BXzAt_BviGca3ETW3RFmh-vRhAKsjBnS6Uz8p7Air45rnuGjpBACx2JyuU5dro2jA32AwsUHTLXlhCq2sYlD0mswJUrxhz_jdB92U-9o/s320/IMG_1609.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkBBiE3FiuKR-MaO7rQ0WOvNz_BL5NafbTYL5Zn75yxFSPFX5WTYjKSSqAURWJx5Mv1VWc6qNTR2q_mu7xROzbHbOpbej6fS6zz7NzMwECj2nn9lUk87TG9ShWWH1lN2HM8zqchwVjNsY/s1600/IMG_1610.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkBBiE3FiuKR-MaO7rQ0WOvNz_BL5NafbTYL5Zn75yxFSPFX5WTYjKSSqAURWJx5Mv1VWc6qNTR2q_mu7xROzbHbOpbej6fS6zz7NzMwECj2nn9lUk87TG9ShWWH1lN2HM8zqchwVjNsY/s320/IMG_1610.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpFhMhLjYinj208L04DQ538vY66K9z1rkQhfDCEXWDvuEjA38p91v8EN5jw0q5rWDTiIuL42vB9s-8QlkecDKtdrxGXq_PRYygXgEUCGptcejNdK5PJmjMCIpz1opHyw27ghUrUm6zaNU/s1600/IMG_1611.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpFhMhLjYinj208L04DQ538vY66K9z1rkQhfDCEXWDvuEjA38p91v8EN5jw0q5rWDTiIuL42vB9s-8QlkecDKtdrxGXq_PRYygXgEUCGptcejNdK5PJmjMCIpz1opHyw27ghUrUm6zaNU/s320/IMG_1611.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEje38FJiCQsuSkd-nxaGVjztel8tIiU3YnHiSay_hFlwUGlLzlVXX8-0WyAocovQ6h7U30ebmyMHZR5DF6y_IuI1YqfXzkemkp3BOSnfQENHIifjsMkdxVhVYyapgw_OUV2BQHrR6mjElA/s1600/IMG_1612.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEje38FJiCQsuSkd-nxaGVjztel8tIiU3YnHiSay_hFlwUGlLzlVXX8-0WyAocovQ6h7U30ebmyMHZR5DF6y_IuI1YqfXzkemkp3BOSnfQENHIifjsMkdxVhVYyapgw_OUV2BQHrR6mjElA/s320/IMG_1612.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_wXgMo4mdfxyrr0LNG1MRbG35gmTsB-sl-o5vTp12CxQ1eSwvvqzrnro5feEdUsuM7GNBaQITgUuvJ9TtW9C45hjWPkSs7Jzb2n6ONaJmA2yn4N1CVh8o7zh4iAf0Z2XJ8wUzxmGUpCc/s1600/IMG_1615.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_wXgMo4mdfxyrr0LNG1MRbG35gmTsB-sl-o5vTp12CxQ1eSwvvqzrnro5feEdUsuM7GNBaQITgUuvJ9TtW9C45hjWPkSs7Jzb2n6ONaJmA2yn4N1CVh8o7zh4iAf0Z2XJ8wUzxmGUpCc/s320/IMG_1615.JPG" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Üretilen Zeytinyağları</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6YRmyR8xuLg-CkUdZoM0yXCNe_wChGvU2wAHeheaXGrIjjgai8Bk-_eZ8AJP8Ize9B0mglFhnOyCJ_LXCW8kZuDqB9Z-gg3UEtx7HlCnVj9TRCt30bSpl_EdGhjE_UWbqZUB91URizC8/s1600/IMG_1617.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6YRmyR8xuLg-CkUdZoM0yXCNe_wChGvU2wAHeheaXGrIjjgai8Bk-_eZ8AJP8Ize9B0mglFhnOyCJ_LXCW8kZuDqB9Z-gg3UEtx7HlCnVj9TRCt30bSpl_EdGhjE_UWbqZUB91URizC8/s320/IMG_1617.JPG" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">küp küp</td></tr>
</tbody></table>
Zeytinyağı işliğinden çıktıktan sonra iki dakikalık bir mesafede 360 derece araştırma grubunun çalışma alanına gittik. Onlar da deneysel arkeoloji yapıyorlar, ilk dönem gemileri araştırıp o teknoloji ile üretip denize açılıyorlar. Onlardan ilk kez TedxDeu konuşması sırasında Sidar Duman ile tanıdım. Konuşması beni çok etkilemişti. <a href="https://www.youtube.com/watch?v=SoAEkt6j3a4">Buradan izleyebilirsiniz</a>. Sitelerine koydukları yazıyı paylaşmak isterim sizinle. "Grup üyelerinde var olan doğa ve tarih sevgisi, gündelik yaşam koşuşturmalarının önüne geçmeye başladığında, kendimizi bunun için bir şeyler yapmak zorunda hissettik. tarihe bilimsel gözle baksak da tarihçi değildik. Doğayı sevmek ve onu sadece gözlemlemek yetmeyecekti. Tarihin bize bıraktığı izleri sürerken, o izlerdeki parçalar olmalıydık. Olmalıydık ki, geçmişi ve o zamanlar doğayla daha iç içe olan insanın yaşamını gerçekten anlayabilelim. Tarihin masalsı algılanışına alternatif projeler üretmeye karar verdik. Böylece grubumuzun ana hatları oluştu. Konu edindiği tarihsel olayları birebir canlandıracak projeler üretmek ve edindiği tecrübeleri paylaşmak, kamuoyunun sahiplenmesini sağlamak." Onları yakından tanımak, gönüllü olmak ve yaptıkları harika işleri görmek için ziyarete gidebilirsiniz gitmeden önce de <a href="http://www.360derece.info/turkce.htm">sitelerini</a> inceleyebilirsiniz. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy1XdyZXrNxrnQm4RjE0USKn1fVm5awM8DU_LOQd3K0VCxRMRXVLRB0UJNsp50CoWRi3ymiIIMOCDUBOW6ZLY2CFacmhZNh6ggcn3-R2ZfGqn7d1OEBpTTFOoOiz9FkPOoASNZDXWW8fA/s1600/IMG_1619.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy1XdyZXrNxrnQm4RjE0USKn1fVm5awM8DU_LOQd3K0VCxRMRXVLRB0UJNsp50CoWRi3ymiIIMOCDUBOW6ZLY2CFacmhZNh6ggcn3-R2ZfGqn7d1OEBpTTFOoOiz9FkPOoASNZDXWW8fA/s320/IMG_1619.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3p4vFsIQikZ6lrWsx-ZyKQmUiTcLtki4nyEoUMWf_2k7cLFSLrfb2gLzZWvr_J26Wdmn8JYlIIKPZc6aUj3Zat5s2WUs7dh8d4Vcdhw0wTyy8m0cH5maU9NFRqB4LO4av5hU6NHkgdBw/s1600/IMG_1622.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3p4vFsIQikZ6lrWsx-ZyKQmUiTcLtki4nyEoUMWf_2k7cLFSLrfb2gLzZWvr_J26Wdmn8JYlIIKPZc6aUj3Zat5s2WUs7dh8d4Vcdhw0wTyy8m0cH5maU9NFRqB4LO4av5hU6NHkgdBw/s320/IMG_1622.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0caGRyAW60SCC_p_yhrExU6EqC3ssLh-4qFyKRGgv1RAGnG3ll9h8av9NrXxuFV4nUr726UfjA8Q5TlGeJU9aOE-QGuZdKB_NHHioiLmq7yWs3Ik5oCIqGM7NVFbFqS5gTy64etNO2go/s1600/IMG_1623.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0caGRyAW60SCC_p_yhrExU6EqC3ssLh-4qFyKRGgv1RAGnG3ll9h8av9NrXxuFV4nUr726UfjA8Q5TlGeJU9aOE-QGuZdKB_NHHioiLmq7yWs3Ik5oCIqGM7NVFbFqS5gTy64etNO2go/s320/IMG_1623.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5Fx-DrYzvnWA3Qap8UxziTjii24WW6a-q5oBLtp8XL9tQ2HZ9fVcdEYF1l-s_j6B6oREQ_lMH5eO7VHohjHObK06RlcyDX_i6WnDVvbdKtOd9OzLZQ_f5oVr5PUnu1Kncw1tZPPPzKis/s1600/IMG_1626.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5Fx-DrYzvnWA3Qap8UxziTjii24WW6a-q5oBLtp8XL9tQ2HZ9fVcdEYF1l-s_j6B6oREQ_lMH5eO7VHohjHObK06RlcyDX_i6WnDVvbdKtOd9OzLZQ_f5oVr5PUnu1Kncw1tZPPPzKis/s320/IMG_1626.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2GHf2k38p_rgY5BxZPdTxuR3j-b7r0uTY1DYrQyM9K6OACSHwfm9AGviW3smmvvepLt1dqP_Bg5H_Oz6ghM8GrwZ7TXVccw1I0lS7m7gOHsrn6ESz5E3eJub1wcGkG0nxfgE4-0IsLn8/s1600/IMG_1627.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2GHf2k38p_rgY5BxZPdTxuR3j-b7r0uTY1DYrQyM9K6OACSHwfm9AGviW3smmvvepLt1dqP_Bg5H_Oz6ghM8GrwZ7TXVccw1I0lS7m7gOHsrn6ESz5E3eJub1wcGkG0nxfgE4-0IsLn8/s320/IMG_1627.JPG" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">yapımı süren gemi</td></tr>
</tbody></table>
Başka Rota ile yaşadığım bu iki günlük deneyim unutulmazdı. Çok güzel insanlarla tanıştım, büyüleyici yerler gördüm. Doğanın koynunda geçirdiğimiz bu iki güzel gün için Filiz'e ve Salih'e çok teşekkür ediyorum. Başka başka rotalarda buluşmak dileği ile....<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKcGchB8OBwBqsH4UZAyCVmWytEcUPp42b57L3swzcwPKiT9kKPdgpnYApLYTZuelF17FbVkUtsQszNAjKPF2liu4TG8LQqdWr0a4SVd3H_KgdjJqaMJlDerDKJObcF4gj-NNIf9Vq7Gg/s1600/14690917_1821813028103498_709286613101674875_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKcGchB8OBwBqsH4UZAyCVmWytEcUPp42b57L3swzcwPKiT9kKPdgpnYApLYTZuelF17FbVkUtsQszNAjKPF2liu4TG8LQqdWr0a4SVd3H_KgdjJqaMJlDerDKJObcF4gj-NNIf9Vq7Gg/s320/14690917_1821813028103498_709286613101674875_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
<br /><div>
<div>
<br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div>
<br /><div>
<br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-13397906363921432352016-10-13T12:14:00.000-07:002016-10-13T13:03:27.558-07:00Nilüfer<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiOhx0m_cH-CuaZKhdbDJRNn6CIq4E2C5DbCCa0SDnb9xieFvWqRuKQSZsHW1Ay9xyem6ZFwsPzk-Tekd7EAJeTQZ-k34UoWgZ2fbS1S_BWBIQp4Qr5pLADK-sARmcupkeM5S2Y9d-NEA/s1600/IMG_1545.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiOhx0m_cH-CuaZKhdbDJRNn6CIq4E2C5DbCCa0SDnb9xieFvWqRuKQSZsHW1Ay9xyem6ZFwsPzk-Tekd7EAJeTQZ-k34UoWgZ2fbS1S_BWBIQp4Qr5pLADK-sARmcupkeM5S2Y9d-NEA/s320/IMG_1545.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
Dün akşam müzik dinlerken, Mert Fırat'ın söylediği "Nilüfer" şarkısı çalmaya başladı. "Bir Varmış Bir Yokmuş" filminin müziğiymiş, filmi izlemiştim ama şarkıyı hatırlamıyordum. Aslında dün akşam da bana pek bir şey ifade etmemişti. Bugün Dokuz Eylül Üniversitesinde bir işim vardı, Eğitim Fakültesi'nde. Daha önce oraya hiç gitmemiştim, ne kadar güzelmiş bahçesi. Eski ağaçları, yapay göletler, heykeller, bir tek kafes içindeki tavus kuşlarına üzüldüm. Onun dışında o kadar sakin geldi ki bana. İşim bitip de dönerken göletlerin içinde nilüferleri gördüm. Su çok pisti ama benim gördüğüm nilüferlerdi. Onların fotoğrafını çektim, bir kaç heykelin de fotoğrafını çektim. Günün koşturmacasından da unutmuşum, akşam eve geldiğimde hatırladım, baktım nilüferlere. Sonra şarkıyı hatırladım, açıp tekrar dinledim. Şarkıda sadece bir kere nilüfer adı geçiyor, neden şarkıya bu ismi verdiler diye düşündüm. Sonra nilüfer çiçeğinin bir mitolojisi var mı diye baktım. Keşke o nilüferlere bakarak geçireceğim bir saatim olsaydı dedim kendime. Beni ne bu kadar etkilemişti. Bunun üzerine düşünüp yazmak istedim.<br />
<a name='more'></a><br />
Nilüferin köklerini suya salıp da güneşe doğru yükselmesi, kocaman yaprakları ile kendine uygun ortamı yaratması çok etkileyici. Hayatta kalmak için nasıl bir serüvene atılıyor bir yandan da nasıl da zarif. O durgun ve çamurlu suya korkuyla değil de sevgiyle bakmamı sağladı. Zihnim hemen nilüferlerin yanına bir kaç kurbağa da koydu. Keşke olsalardı. Nilüferin aldığı risk büyük. Köklerin başka bir yerdeyken, tamamen farklı bir doğanın içindeyken göğe yükselme isteği. Nereden bilebilirdi suyun üstüne yaşam olacağını? Umduğunu bulamasaydı tomurcuğunu hiç açmayacak mıydı? Umut sadece insan için midir? Bir nilüferin de umut ettiği bir şey yok mudur? Nilüferler de insanlar gibi beklentiyle mi çıkarırlar kafalarını dışarı? Yoksa onlarınki sadece bir oyun isteği mi? Belki de her nilüfer yukarı çıktığında neler olacağını biliyordur. Sudan aldığı duruluğu, naifliği bize göstermek için salınıyordur. Bir şeyleri hatırlatmak için. İşte buradayım demek için belki de. Çok da büyütülecek bir şey yok, her şeye de bir anlam arama demek için uzatmıştır kafasını bana belki. Tadını çıkar, su çamurlu olmasaydı ben olamazdım ki, bana acımayı bırak diyordur belki de. Acıma bana, benimki bir savaş değil, benimki bir oluş hali. <br />
<br />
Video da burada;<br />
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=GSrvzb0oDXQ">Mert Fırat - Nilüfer</a><br />
<br />
Arkadaşım Deniz, yazıyı okuduktan sonra şiirin Murathan Mungan'a ait olduğunu söyledi. Hiç aklıma gelmemişti sözlerini kimin yazdığı. Onu da eklemek istedim.<br />
<br />
Nilüfer - Murathan Mungan<br />
<br />
Zamanın eli değdi bize<br />
Çoktan değişti her şey<br />
Aynı değiliz ikimiz de<br />
Zaaflarına bir gece<br />
Hatalarına bir nilüfer<br />
Sevgisizliğine bir kalp verdim<br />
Artık geri ver<br />
Geri veremezsin aldıklarını<br />
Artık geri ver<br />
Geri verilmez hiçbir yanılgı<br />
Yokluğuma emanet et<br />
Sen de benden kalanları<br />
Her şeyi al<br />
Bana beni geri ver<br />
Bir şansım olsun<br />
Başka yer, başka zaman<br />
Sensiz ömrüm olsun<br />
<div style="border: 0px; color: #555555; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="border: 0px; color: #663366; font-family: "trebuchet ms" , "arial" , "helvetica" , sans-serif; margin: 0px; padding: 0px;"><br style="border: 0px; margin: 0px; padding: 0px;" /><br style="border: 0px; margin: 0px; padding: 0px;" /><br style="border: 0px; margin: 0px; padding: 0px;" /></span></div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-50238338610952659422016-09-26T16:26:00.001-07:002016-09-26T16:29:03.055-07:00"Her başarılı çocuğun arkasında fedakar bir anne vardır." MI?<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #343434;"><br /></span></span></span></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #343434;"><br /></span></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSUlj15to9sMD8iWfhBcJMPJi9irFTC2W2X__r8UBUMslirGujRigb3dU2MBtSR22kQVcMQQfC3jERDm2oCUoPmihaVm2BzSoTBttFr2hfy-C18PHhX8ZoR33rdKMfb-C98XFq6YZiUSs/s1600/14449031_10157398943115167_3271402694641402145_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSUlj15to9sMD8iWfhBcJMPJi9irFTC2W2X__r8UBUMslirGujRigb3dU2MBtSR22kQVcMQQfC3jERDm2oCUoPmihaVm2BzSoTBttFr2hfy-C18PHhX8ZoR33rdKMfb-C98XFq6YZiUSs/s320/14449031_10157398943115167_3271402694641402145_n.jpg" width="319" /></a></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #343434;"><br /></span></span></span></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #343434; font-family: inherit;"><br /></span></span></span></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="color: white; font-family: inherit;">İnternette
bu görselle karşılaştım ve içimde derinden bir öfke dalgası
yükseldi. Böyle şeyleri genelde paylaşmazdım. Çoğunlukla susan
ve kendi içimde konuşan bir yapım vardı. Bugün havaalanında
başıma ilginç bir olay geldi ve ben her zaman yaptığım gibi
susup nazikçe gülümsemek yerine hissettiğim ve inandığım
şeyleri sakince, tüm kalbimle söyledim. Bu deneyimin ardından bu
gece bu görselle birlikte. "Her başarılı çocuğun arkasında
fedakâr bir anne vardır. Her "başarılı" çocuğun
arkasında "fedakâr" bir anne vardır. Başarılı-fedakâr.
Çocuk-anne. Her çocuğun arkasında anne vardır. Her vardır. Anne
fedakâr. Fedakâr anne. Başarılı çocuk. Başarılı anne.
Fedakâr çocuk. Her fedakâr annenin arkasında başarılı bir
çocuk vardır. Her bir anne fedakâr başarılı çocuk vardır
arkasında. Yetmedi mi?" yazıp paylaştım. Sanırım
kaçak dövüşmüşüm ki yeterince anlaşılmamış. Ortak
arkadaşlarımızın olduğu ancak birebir tanışmadığımız bir
facebook arkadaşı bana "feda etmek" "fedakarlık"
sizin için ne anlama geliyor? buna derin nefes alıp kalpten cevap
verir misiniz? yazdı. Yazdığımı tekrar okuduğumda gerçekten de
nefesimi tuttuğumu anladım. Mesaj alındı, ima etmek de yok.</span></span></span></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #343434;"><span style="font-family: "arial" , sans-serif;"><span style="color: white; font-family: inherit; font-size: small;">Bu
soru içimde farklı bir kapı açtı ve ben oradan içeri girdim. Bu
kelimeler yan yana geldiğinde benim içimde neler açıyor bunu
bulmaya çalıştım.</span></span></span></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<a name='more'></a><span style="font-family: inherit;"><span style="color: white;"><span style="font-family: inherit;">Feda
etmek, bir şey için başka bir şeyi gözden çıkarmak anlamına
geliyor benim için. Fedakarlık ise bir şeyin olması için bir
seçim yapmak anlamında. Feda etmek ve fedakarlık kavramları ile
ilgili bir derdimin olmadığını farkettim. Benim derdim çocuk
anne fedakarlık ve başarı kavramlarının yan yana
kullanılmasında.</span></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: white;"><br /></span>
</span><br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: "arial" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="color: white; font-family: inherit;">Yazıyı
okuyup görsele baktığımda önce şunu düşündüm "toplum
tarafından başarısız diye etiketlenen bir çocuğun annesi olmak
nasıl bir his?" kendimi o annenin yerine koydum, kendimi
yetersiz hissederdim, yeterince fedakarlık yapmadım mı diye
düşünürdüm ve çok üzülürdüm. Sonra çocuğumu suçlardım,
"ben senin için neleri feda ettim ama sen yine başarısızsın"
diye ya da kendimi suçlar daha fazla fedakarlık yapmaya çalışarak
kendimden olurdum. İlk hissettiğim şey buydu. Sonra anne olan
arkadaşlarımı düşündüm. Gayretlerini. Çocukları başarılı
olsun diye çalışıp çabalamalarını. Evleri dağınık olmasın,
çocuğu iyi beslensin, iyi bir okula gitsin, okumayı öğrensin,
iyi bir iş bulsun, iyi para kazansın kaygılarını. Kendilerini
çocuklarına adamalarını. Annemi düşündüm, annemin yaşında
başka anneleri. Çocuğuna "senin için neler yaptım sen
nankör çıktın" diyenleri, demeyenleri. Çocuğu için işi
bırakanları, çocuğu için sevmediği bir ortamda yaşayanları ve
bunun için çocuğunu suçlayanları, suçlayamayanları. Sonra
geçen gün otobüste karşılaştığım kadını düşündüm.
Annem yaşlarındaydı. Önümüzde de küçük bir kız vardı
annesiyle. Kız bana dedi ki "senin adın ne" sıla dedim.
"onun adı ne" dedi kadını göstererek. "bilmiyorum"
dedim. "annen değil mi o" dedi "değil" dedim
"annen nerde" dedi. "kızımla evde" dedim. "sen
kızını mı almaya gidiyorsun" dedi "hayır ben işe
gidiyorum" dedim küçük kız çok şaşırdı. diğer durakta
indiler. Yanımdaki kadın bana "kız senin çocuğunun yanında
olmanı kabullenmedi." dedi. "şimdi sen çalışıyorsun,
kızın büyüdüğünde senin için çalıştım demen bir işe
yaramayacak. Onda derin yaralar açacaksın, seni affetmeyecek."
dedi. Ben de nazikçe sustum gülümsedim "yapacak bir şey yok"
gibi saçma bir şey söyledim. Öyle çok içimde kaldı ki. O
kadınla uzun uzun konuşup ona anlatmak isterdim tüm bunları.
Otobüste, beni tanımadan, kızımı bilmeden. Bilse ve tanısa bile
ne hakla? İşte aklıma bunlar geldi bu yazıyı görünce. O
kocaman toplumsal baskı. Bu fotoğrafta babanın olmayışı. Babalı
olan fotoğraflarda da "güvenli liman" "evin direği"
"gölgesi yeter" baskısı. Annelere ayrı, çocuklara
ayrı, babalara ayrı baskı. Kadınlar, erkekler, çocuklar hakkında
genel yargılar. Bugün havaalanında da yanımda oturan kişinin
sorusu "kadın ve erkekler hakkında ne düşünüyorsunuz"
idi. "insan olduklarını düşünüyorum" dedim. Belki o
konuşmayı da yazarım. Ama bu gece bana bu yazıyı yazdıran Özgür
beye teşekkür ediyorum, bu yazdıklarımı onunla da paylaştım ve
o da bana kendisinin de bu baskıya maruz kaldığını söyledi.
Anne ya da baba farketmiyor. Bir çocuğumuz olduğunda, bir çocuk
gördüğümüzde, içimizdeki çocuğa bir proje gibi değil de bir
insan gibi bakıp sadece mutlu ve neşeli olması için içimizden
gelen fedakarlığı yapalım. Sorumluluklarımızın fedakarlıklara
onların da kurban olmaya karışmadığı güzel günler dilerim.</span></span></span></div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-8874022025521259902016-09-22T02:04:00.001-07:002016-09-22T12:19:34.294-07:00Nasıl Batırdım?<div style="margin-bottom: 0cm;">
Nasıl Batırdım?</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
İzmirli Anneler mail grubudan tanış
olduğum sevgili arkadaşım Başak Tırnaklı bir gün bana ulaştı.
Sosyal medya üzerinden yaptığım işleri, masal anlatıcılığımı
ve kitap kulübüyle ilgili aktivitelerimi görmüş. “Senin
mutlaka başarısızlıkların vardır” dedi. Önce yanlış okudum
sandım, sonra da yanlış yazdı sandım. Başarısızlık mı? Var
ama bunu neden anlatayım? Sonra da bana Fuckup Nights'dan bahsetti.
Fackup Nights Türkiye'de ilk defe İzmir'de Banu Güsar'ın
girişimiyle yapılmış. FackUp ilk kez Meksika'da 5 arkadaşın
birbirlerine nasıl battıklarını anlattıktan sonra “ya bunlar
çok komik ve çok da iyi biz bunları diğer insanlara da anlatalım”
demeleri ile ortaya çıkmış buluşmalar. Ne varsa Meksika'da var
kardeşim dedirttiren bir olay oldu bana da:) Başak'la konuştuktan
sonra katılmayı çok istedim ama bir türlü programım uymadı.
Buluşmalar her ayın 2. Çarşambası yapılıyor ve ben anca
Haziran ayında bir buluşmayı izlemeye gidebildim ve çok
etkilendim. İnsanların samimi paylaşımları, aldıkları dersler,
bunları açık yüreklilikle ifade etmeleri öyle güzeldi ki. Sonra
da Eylül ayındaki buluşmada konuşmacı olmayı kararlaştırdık.
Aklımda bu konuşma hep vardı, neyi anlatabilirim. Başarı ve
başarsızılık kavramları çok uğraştığım kavramlardır.
Sanatla uğraşan biri için de çok boş bulurdum bu sözleri.
Çocukların başarı odaklı yetiştirilmelerine de sinirlenirdim.
Aynı zamanda başarısız olmaktan da korkardım. Kendimle
hesaplaşmışlığım çoktur bu konuda. Ben de güzel sanatlar
sınavına ilk girdiğimde kaybedişimi ve panoda koyu kırmızı
harflerle adımın yanında BAŞARISIZ yazışını ve benim üç gün
boyunca buna ağlayışımı anlatacaktım. Ancak üç ay boyunca
çoooooook şey değişti ve ben başka bir şey anlattım. Hatta bu
buluşmada tahmin edilenden daha çok kişi katıldı ve iki salonda
toplanıldı ve ben iki kere anlattım. Bu hikayeyi daha çok kişinin
duyması için bloguma da yazmak istedim. Keyifli okumlar.<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
Sıla Kimdir?</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Ben kimim? Bu çok bilinmeyeni olan
esrarlı bir soru. Bu sorunun cevabını arıyorum. Artık Sıla
kimdir diye sorduklarında ya da ben kimim diye sorduğumda hiç bir
şey söyleyemiyorum.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Ne iş yapıyorum?
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Bu cevaplaması nispeten daha kolay bir
soru. Tam olarak ne yaptığımı söyleyemesem de yaptığım işleri
sıraladığımda soru bir şekliyle yanıtlanmış oluyor.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Masal anlatıyorum, yetişkinlere ve
çocuklara. Masal ve farkındalığı birleştiren atölyeler
yapıyorum arkadaşım Efe Elmas ile. Masal ve diğer sanat
dallarının buluştuğu projelerde yer alıyorum. Özel Türk
Kolejinde Tiyatro Kulübü eğitmenliği yapıyorum, oyun
yönetiyorum. Yaratıcılıkla ilgili özel dersler veriyorum. Bez
çanta boyuyorum, onları satıyorum. Bunlar biraz daha anlaşılabilir
kılıyor durumu.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Neydim? Ne oldum?</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Bu soruyla devam ettiğimde de hikayeye
biraz daha girmiş oluyorum. Bu arada bu sunumu da 10 dakikada
yapacak olmanın verdiği sıkışmışlıkla da her şeyi konu
başlığı gibi geçtiğimi farkettim ancak, bu bana hikayemi
sıkıştırma fırsatı da yarattı.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Süleyman Demirel Üniversitesi
oyunculuk bölümünden 2008 yılında mezun oldum ve mezun olur
olmaz da evlendim. Eşimin bir tiyatrosu ve organizasyon şirketi
vardı ve orada çalışmaya başladım. Oyunculuk yaptım. Gençlik
ve çocuk oyunlarında oynadım. Oyunculuk ve yaratıcı drama
eğitmenliği yaptım. Sınavlara öğrenciler hazırladım. Tüm bu
sürede mesleğimi geliştirmek için oyunculuk atölyelerine
katıldım, drama eğitimleri aldım. Mezun olduktan sonra çok
çalıştım ama hiç iş aramak zorunda kalmadım. Başka bir ekiple
çalışmadım. İşsiz kalmadım. Liman her zaman güvenliydi.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGnm-k6V-PObtCr0ObVW95acW8eS_YIBquE4ET0xMuymZN1CF8Ft05_4XT7yCnfuJ9occ23aoeLQeev0RN80gMjVFfSqScwTTVLOIkG1cY0cyCLjgs9Q2FN7rKo6Qr5utkXvCb3xWkLlo/s1600/im+on+top+of+the+world+titanic.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGnm-k6V-PObtCr0ObVW95acW8eS_YIBquE4ET0xMuymZN1CF8Ft05_4XT7yCnfuJ9occ23aoeLQeev0RN80gMjVFfSqScwTTVLOIkG1cY0cyCLjgs9Q2FN7rKo6Qr5utkXvCb3xWkLlo/s320/im+on+top+of+the+world+titanic.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Şimdi anlatacağım hikaye aslında bu
durumdan; bu duruma geçiş hikayesi olacak.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCxTuzUXW5wLnrQDnFSiJEBbV4gVFyNPwDSXjyaiJGE8xnhzwZF4lUeQHLMSIhH4rERZqQd7JOgijuoRv8ejKcyLgsZXvWzaWw_J25KkJlLyhMZF-qUgBo1UH0gq-sg2gkihTSDZJKN8c/s1600/200_s.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="140" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCxTuzUXW5wLnrQDnFSiJEBbV4gVFyNPwDSXjyaiJGE8xnhzwZF4lUeQHLMSIhH4rERZqQd7JOgijuoRv8ejKcyLgsZXvWzaWw_J25KkJlLyhMZF-qUgBo1UH0gq-sg2gkihTSDZJKN8c/s320/200_s.jpg" width="320" /></a></div>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Her şey yolunda gidiyor gibi
görünürken benim içimde bir boşluk vardı. Bir ruh sıkıntısı.
İstediğim şeyi yapıyordum, mezun olduğum alanda çalışıyordum
ama o sıkıntı yakamı bırakmıyordu. Sonra güzel bir şey oldu.
Kızıma hamile kaldım ve doğum süreci, lohusalık süreci derken
2 yıla yakın tam zamanlı çalışamadım. Kızımla ilgilendim,
kendimle ilgilendim. Kendimi sorguladım, yaşamı sorguladım.
Çocukluğuma döndüm. Ailemi düşündüm. Ben kimdim? Ne yapmak
istiyordum? Bu sorularla uğraşırken bir gün internette
masallarla ilgili bir röportaj okudum. Kızıma çokça kitap
okuyordum ama masal anlatmak hiç aklıma gelmemişti. Bu beni çok
etkiledi. 2 günlük bir anlatıcılık atölyesine katıldım. İlk
dinlediğim masal beni büyüledi. Masalları okudukça, onlar beni
değiştirmeye ve içimde yeni kapılar açmaya başladı. Bu süreçte
üyesi olduğum kitap kulübüm Bir Kitap Bin Sohbet'te Kurtlarla
Koşan Kadınlar kitabını okuyorduk ve ben de oradaki masalları
onlara anlatmayı teklif ettim. Böylece kendi çapımda masallara
bulaşmıştım. Masallara bulaşınca bir şey daha gördüm.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-Y_5AfATYIiWjFhGQGv8EUXochINJ6_MOKyUMGwZW9muWb-C9xgPWqxSmQUrfLT0TIbfEUMii0DikyBmFeh-yXmU2lY_gglnQxQvtpBBOhs38JPFkvVDhb3qHfirPyGvNyo2sjv9d138/s1600/Jenup.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-Y_5AfATYIiWjFhGQGv8EUXochINJ6_MOKyUMGwZW9muWb-C9xgPWqxSmQUrfLT0TIbfEUMii0DikyBmFeh-yXmU2lY_gglnQxQvtpBBOhs38JPFkvVDhb3qHfirPyGvNyo2sjv9d138/s320/Jenup.jpg" width="234" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Kendimi. Bir buz dağıydım. Sadece
yüzeydeki kısmımı görüyordum ama altımda, derinlerde yatan
potansiyeli hissettim ve ondan çok korktum. Bu dönemlerde “güçlü
kadınlar”dan korktuğumu keşfettim. Potansiyelleri görmeye
cesaretim var mıydı? Bilemiyordum. Sonrasında bir karar almak
istedim, masal anlatımını profesyonelce bir iş olarak yapacak
mıydım? Oyunculuk bölümü mezunuydum ama masal anlatmak ayrı bir
disiplindi ve ben bunu yürekten istiyor muydum? Bunun için 7 günlük
bir masal kampına gittim ve geri döndüğümde bu işi istediğime
karar verdim. Bu kampta sesini duymaya çalıştığım şey kalbimdi
ve bağlantıyı kurmuştum.
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Hemen kütüphaneden masal kitapları
aldım, yüzlerce masal okudum ve kendime bir repertuar çıkardım.
Kitapevleriyle görüştüm, ufak sahnesi olan yerlerle görüştüm.
Kendime bir isim buldum ve afiş görselimi çizdim<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1p4nLDPZuaUgSlM2PQDS3KM_8rLBniA_u6DnjpPdcCI8yVLPZd7RW2z8QAWE42xOoXkTW3b8pFpNGU4kW3MVwzPbWIkkmiXdHAcgeteXzhG8JhY_j4-oEyeZF2y0RsJ0s27ysFxdfYZw/s1600/IMG_0325.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1p4nLDPZuaUgSlM2PQDS3KM_8rLBniA_u6DnjpPdcCI8yVLPZd7RW2z8QAWE42xOoXkTW3b8pFpNGU4kW3MVwzPbWIkkmiXdHAcgeteXzhG8JhY_j4-oEyeZF2y0RsJ0s27ysFxdfYZw/s320/IMG_0325.jpg" width="272" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
İlk anda istediğim şey deneyim
sahibi olmaktı. Ne kadar çok yerde masal anlatırsam ne kadar
farklı kitleye ve ne kadar çok masal anlatırsam benim için o
kadar iyiydi. Masal akşamlarının içeriğini oluşturmaya
başladım. Birinde üç masal birinde iki masal birinde uzun bir
masal gibi. İlk etapta bu işten para kazanma kaygım olmadığı
için bir bağış kutusu koydum ve içinden gelenler oraya bağışta
bulunsun dedim. Bir akşam, sahnesi olan bir kafede masal anlattım
ve o zamana kadar gelen en kalabalık grup gelmişti. Üç kişiydik
sahnede. 40 kişilik seyirci vardı. Kafe olduğu için herkes de bir
şeyler yemiş ve içmişti. Masal bittiğinde bağış kutusunda 40
TL vardı ve o kafe de benden 44 TL hesap istemişti. O gece çok
ağladım. Kendimi değersiz ve sömürülmüş hissettim. O işletmeye
para kazandırmıştım, bir etkinlik yapmıştım, bunun için çok
çalışmıştım ve yaptığım şeyin sonunda kendimi çok kötü
hissettim. O akşam bir karar aldım, para kazanan hiç bir
işletmeyle ücretsiz bir iş yapmayacağım. Bu işi yapmak
istiyorsam, bu işi yapmalıyım ve o gece bir dua ettim.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
Yüce Yaratan! Masal anlatmaya devam edebilmem için ondan para kazanmama yardım et!</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Bizim işlerde maalesef genel bir yargı
vardır. "Hem sevdiğin işi yapıp hem para kazanamazsın. Ne olacak
canım çıkıp bi masal anlatıver. E şimdi bir şarkı değil mi
çal. Hem sen bu işi severek yapmıyor musun? Severek yaptığın
bir işte aç kalmamak da sana koymamalı. Ee sen de elini taşın
altına koy." gibi bir çok şey duydum, bunları söyleyenler
istediği hiçbir şeyi yapmaya cesaret edememiş ve limanı
terkedememiş kişilerdi. Bir işi profesyonelce yapmak istiyorsam üç
şeye ihtiyacım var. Zaman, emek, para. Eğitim almam için, kitap
almak için, kendimi geliştirmek, seyahat etmek, izlemek,
araştırmak, sahne malzemeleri için paraya ihtiyacım var. Zamana
ihtiyacım var, düzenli bir işim olursa çalışmak için zaman
bulamam ve körelirim. Emek vermeden de hiç bir şey olmaz. Günlerce
gecelerce çalışmak, düşünmek, hayal etmek, kalbini dinlemek
gerek. Aynı zamanda kirayı vermek, kızı okula göndermek,
faturaları yatırmak ve yemek yemek gerek. Bu işleri yaparak pekala
para kazanabilirsiniz. Bir geliriniz olur, sağlıklı bir şekilde
yaşayabilirsiniz. Bu düzenli bir gelir olmaz ama istediğiniz
şeyleri yapabilirsiniz. Profesyonelce davranmak kaydıyla, kendini
korumak koşuluyla. Yüce Yaratıcı'nın cevabı gecikmedi. Aramız
iyidir ve bana bir tavsiyede bulundu.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Harekete Geç!</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Harekete geçme döneminde eski eşimin
de katkılarını görmezden gelemeyeceğim. O bu işi benden daha
iyi bilirdi (bağlantı kurmak, yer ayarlamak, tanışmak) zaten
yaptığı iş de buydu ve hem benim kurduğum hem de onun kurduğu
bağlantılarla daha profesyonel işlerde ilerlemeye başladım.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRU_HYQeqv5VxZk-1c2GP8URdxiuoy-r0JPamjhpSHf5c5JvbO-CjjbgZGgW9Xn69mo47IPCZiIEbU3EonIiVTBhgmMUDLmUGW5Z3sNjQ92Fzc2XrIdPZkdig22HHflae3SaExsKmeRWY/s1600/11059925_10155282368990167_7771817442217624776_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRU_HYQeqv5VxZk-1c2GP8URdxiuoy-r0JPamjhpSHf5c5JvbO-CjjbgZGgW9Xn69mo47IPCZiIEbU3EonIiVTBhgmMUDLmUGW5Z3sNjQ92Fzc2XrIdPZkdig22HHflae3SaExsKmeRWY/s320/11059925_10155282368990167_7771817442217624776_n.jpg" width="320" /></a></div>
</div>
<ol start="33">
<li><div style="margin-bottom: 0cm;">
İzmir Tiyatro festivalinde ilk
defa bir masal anlatımı yer aldı ve bizim organizasyonumuzla Judith Liberman ile sahneye çıktım.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNpGNtl9lVnOLUV89wZKXf0KQfXCmLtdkr33hWj92TWDosz04qx118r15YHcng55BY3FQ6plY2gtcb-DKFrdbAmo1gxWydrXhCKyyc0c4HBeSg5upbqoDIn3Ts1icQPS9e-aHSuCdSvNI/s1600/11051210_10155429285020167_4464730424401443579_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNpGNtl9lVnOLUV89wZKXf0KQfXCmLtdkr33hWj92TWDosz04qx118r15YHcng55BY3FQ6plY2gtcb-DKFrdbAmo1gxWydrXhCKyyc0c4HBeSg5upbqoDIn3Ts1icQPS9e-aHSuCdSvNI/s320/11051210_10155429285020167_4464730424401443579_n.jpg" width="320" /></a></div>
</div>
</li>
</ol>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Bir çok kitabevinde, minik sahnelerde
masal anlattım. Gürol Tonbul hocamın sanat yönetmenliği ile
birlikte cezaevlerinde gönüllü olarak masal anlattık, “Kuş
Kanadında Masal”</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Doğaçlama Tiyatro Festivalinde masal
anlatıcılığı ile ilgili bi atölye düzenledim. Taksav Tiyatro
Festivalinde masal anlattım. Tedx Deu konuşmacısı oldum.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhaeh0c1aEPvojI3swbyBlTM__bHIO3W-xY3M_mFr_u_uK-XKnqBwrcxKF295EaK-KwdzfPum-qoS2OVlvlfpSnNpuKM6cV4bewtefNiMMZKfW26i5q_i_NVVNt-VnzmrTSPlkP2XQr6C0/s1600/944863_10156513258870167_2772505282836511182_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhaeh0c1aEPvojI3swbyBlTM__bHIO3W-xY3M_mFr_u_uK-XKnqBwrcxKF295EaK-KwdzfPum-qoS2OVlvlfpSnNpuKM6cV4bewtefNiMMZKfW26i5q_i_NVVNt-VnzmrTSPlkP2XQr6C0/s320/944863_10156513258870167_2772505282836511182_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkJMeCyvd8wgrnAkc6U42GOiwlxev4L5sYAK-8i7F8yjyzJdSop8h44gjIg1FVizCsjM5JJFIe0QWOykTqW_JXG6aoT1B6KN9ukgQOi1eebnrj8iWx7FnBtMe65cLhiHOxyiVLHtpLsKg/s1600/13244619_10156800115950167_3577405254119848312_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkJMeCyvd8wgrnAkc6U42GOiwlxev4L5sYAK-8i7F8yjyzJdSop8h44gjIg1FVizCsjM5JJFIe0QWOykTqW_JXG6aoT1B6KN9ukgQOi1eebnrj8iWx7FnBtMe65cLhiHOxyiVLHtpLsKg/s320/13244619_10156800115950167_3577405254119848312_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH7Y6EiK5yM1g7xijWnkbitNct8XUJxa7kI8Q5qe6iw4hjyJ9X7Z_S_cd7SVFfS3aj785KP1x3-eibzy97EW6pNlLjROcb7jdBnln7RuFwekbWwHglvzRZ9W4thHTaG5Ia93VHCvfr_Og/s1600/13438812_10156966028335167_8045119873985018282_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="179" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH7Y6EiK5yM1g7xijWnkbitNct8XUJxa7kI8Q5qe6iw4hjyJ9X7Z_S_cd7SVFfS3aj785KP1x3-eibzy97EW6pNlLjROcb7jdBnln7RuFwekbWwHglvzRZ9W4thHTaG5Ia93VHCvfr_Og/s320/13438812_10156966028335167_8045119873985018282_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisSsusk_Vw0GWQL2OdPtfDOSytJf6UdBVWlaBb4crru4ixtlS6UwnHlhOX9Qt0BsMjcPtOPIrkRz6n5Uu7uuT0jpnQEIfzGn0kz3sHdZJ4c_MlttVZAvMhlsOI_YOFdZ9tfKg5Gq0OlfE/s1600/12342631_10156190866665167_8953128438944975948_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisSsusk_Vw0GWQL2OdPtfDOSytJf6UdBVWlaBb4crru4ixtlS6UwnHlhOX9Qt0BsMjcPtOPIrkRz6n5Uu7uuT0jpnQEIfzGn0kz3sHdZJ4c_MlttVZAvMhlsOI_YOFdZ9tfKg5Gq0OlfE/s320/12342631_10156190866665167_8953128438944975948_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Efe Elmas ile birlikte “Masal ve
Arketip” “Şifalı Masallar” atölyeleri düzenledik.
Masalcılar buluşmasına gittim . İstanbul'da Adana'da masallar
anlattım.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
İzmir'de tarihi bir handa, Buca'da
eski bir evin bahçesinde, ormanda, sahnede pek çok yerde masal
anlattım, anlattım, anlattım. Bu işte daha da derinleşmek
istiyordum ve Dokuz Eylül Üniversitesinde Tiyatro üzerinde
yaptığım yüksek lisansımda tez konumu anlatıcılık üzerine
seçtim. Sonra da hayatımın en güzel şeylerinden biri oldu. Nazlı
Çevik ile tanıştım. Seiba Uluslararası Hikaye Anlatıcılığı
Okulu açmışlardı. 2,5 yıllık bir programları vardı.
“Anlatıcının Yolu” İstanbul'da olacaktı. Ayda bir, üç gün
gitmem gerekiyordu. Seçmeler vardı ama aynı zamanda bursa da
ihtiyacım vardı. Ve 2016 yılının Ocak ayında 30 yaş doğum
günü hediyesi gibi bir olay oldu. Oraya seçildim ve burslu kabul
edildim. Bu benim yolumu daha da derinleştirdi ve daha da
odaklanmamı sağladı.
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTMafu2RY79YBWus1tBLGEViTOBTmtkZtxvmhZu-xYx0H8zYg6vuex06gGGRLFzCNk8MiblxsZAK76gBlZkQxqe6g1I6B_8MmRxrLVxojqP_68H4eZoNrdFL3BSIthbeK_0ABY2jUd-J8/s1600/12508774_10156300817155167_6547449763636345382_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTMafu2RY79YBWus1tBLGEViTOBTmtkZtxvmhZu-xYx0H8zYg6vuex06gGGRLFzCNk8MiblxsZAK76gBlZkQxqe6g1I6B_8MmRxrLVxojqP_68H4eZoNrdFL3BSIthbeK_0ABY2jUd-J8/s320/12508774_10156300817155167_6547449763636345382_n.jpg" width="320" /></a></div>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Tüm bu süreç hızla giderken ben
hala güvenli limandaydım. Kafamda soru işaretleri vardı kendimle
ilgili. Evet işleri yapıyordum ama yanlış giden bir şeyler
vardı. Sonra şu soruyu sordum.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
Kendime Saygı Duyuyor Muyum?<br />
Kendimi Seviyor Muyum?</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Bu soruyla birlikte de şu oldu:<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxxGfjFwrngc9GGZ4K-H_wLPBKIzwWZ9yVcBxS5pb88q5wUCD1Z9yIc95fGo8sZYonz-KTU7I9Ec5YtZoNM26IXp172KIbj1GTx_K8vAl9_7Uerz-bnLLcX3ywiQD9ZzHBjE8EmdfUotE/s1600/titanic-3121.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxxGfjFwrngc9GGZ4K-H_wLPBKIzwWZ9yVcBxS5pb88q5wUCD1Z9yIc95fGo8sZYonz-KTU7I9Ec5YtZoNM26IXp172KIbj1GTx_K8vAl9_7Uerz-bnLLcX3ywiQD9ZzHBjE8EmdfUotE/s320/titanic-3121.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Buz dağına çarptım.Gemi su almaya başladı, bir çok
soruyla birlikte. Ben işime saygı duyulmasını istiyorum ama ben
duyuyor muyum? İnsanlara bağımlı mı yaşıyorum yoksa
ilişkilerim kalpten mi? Kendimi seviyor muyum? İnsanlar yanımda
olsunlar diye içimden gelmediği gibi mi davranıyorum? Yanımda
olanlar, ben olduğum için mi yanımdalar yoksa bana iyi niyet
kancaları mı takmışlar? Tüm bu sorularla birlikte olan oldu.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhISv1_TfacjBlux3bTJrnDSWboW2jrWYERPLqVXwZNp5XLTFhslxjc9zJL9TG1Nb8HZtHhcUGKHKQj8LZHLDy-HXG3lWCCoiWuwwqUj7gycVHu6vqqeSc-wsgGIdm3y9IHn3VADvsWGLo/s1600/titanic1-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhISv1_TfacjBlux3bTJrnDSWboW2jrWYERPLqVXwZNp5XLTFhslxjc9zJL9TG1Nb8HZtHhcUGKHKQj8LZHLDy-HXG3lWCCoiWuwwqUj7gycVHu6vqqeSc-wsgGIdm3y9IHn3VADvsWGLo/s320/titanic1-1.jpg" width="320" /></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=8020717940539923763" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Gemi büyük bir gürültüyle ve hızla
battı. Bu batan bendim. Eski ben. Başarı ve başarısızlıkla
ilgili inançlarım. Yükseliş ve düşüşle ilgili kalıp
yargılarım. Kendimi sevmeyişlerim. Taktığım maskelerim. Üzerime
geçirdiğim kaftanlarım. Başkalarından ödünç aldığım
parçalarım. Üzerime oturmayan sözlerim. Eski ben hızla batarken
yanında bir çok şeyi de götürdü. Bunlardan biri de evliliğim
oldu.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE_gRmUrfe9lsXsRnho088-Jdz1QbSmYhcj-sn8CLLb3rCJOiCOmKA_4rwJHzBo2C5rDeGUXZWxXm52RZJuPck3y4FESp1FS25yNl-MVLk2mAjSAZFYLf2hbd0TIAqGOmzS9zChOyRYRU/s1600/94613e30c6757bf858ecfd1804cf1e7a.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="160" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE_gRmUrfe9lsXsRnho088-Jdz1QbSmYhcj-sn8CLLb3rCJOiCOmKA_4rwJHzBo2C5rDeGUXZWxXm52RZJuPck3y4FESp1FS25yNl-MVLk2mAjSAZFYLf2hbd0TIAqGOmzS9zChOyRYRU/s320/94613e30c6757bf858ecfd1804cf1e7a.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Ama bizimki bu kadar romantik olmadı.
Daha çok şöyleydi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKAIb0bulwD428_7afFJjQ4u3071aTOC-n0S2MkjD9D24KbAJxVNrLhMA_5haz1DazkvZaypDGgSxv5Uu4F9XhyphenhyphendzxAqN9Y20gkmc83qDOMjA7d-yfncpsw-VYLkK7VBz5vQjoU7qwtCY/s1600/138788250252b96806eedc9_big.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKAIb0bulwD428_7afFJjQ4u3071aTOC-n0S2MkjD9D24KbAJxVNrLhMA_5haz1DazkvZaypDGgSxv5Uu4F9XhyphenhyphendzxAqN9Y20gkmc83qDOMjA7d-yfncpsw-VYLkK7VBz5vQjoU7qwtCY/s320/138788250252b96806eedc9_big.jpg" width="319" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Sonra sıra koşmaya geldi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLUQA-8R7Tc9NRi1OUabEnqbhfegVrkl-wJfgHS686llSSXlB-vKpKmlpdBfayC8sasDoxbHtsiPRn2_0iJJN_diCutfVzDMzirD2PcihsHFwGq3E_qUEjnIrgJGHrAgz26S_1BhYKHDU/s1600/DOG%25CC%2586A+RESI%25CC%2587MLERI%25CC%2587+2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLUQA-8R7Tc9NRi1OUabEnqbhfegVrkl-wJfgHS686llSSXlB-vKpKmlpdBfayC8sasDoxbHtsiPRn2_0iJJN_diCutfVzDMzirD2PcihsHFwGq3E_qUEjnIrgJGHrAgz26S_1BhYKHDU/s320/DOG%25CC%2586A+RESI%25CC%2587MLERI%25CC%2587+2.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
9 yıllık evliliğim ve iş yaşamım
bitti. Hakkında hayaller kurduğum evim gitti yani ben evimden
gittim. Beraber iş yaptığımız ortak arkadaşlarımız gitti yani
benden gittiler. Eski Sıla gitti.
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Ev gitti ama onun yerine içinde
huzurla oturduğum yuvam geldi. Arkadaşlar gittiler ve yanımda
kalanlar dostlarım oldu. İş gitti yerine bütüncül bir hayat
geldi.
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Şimdi kolları sıvama sırası.
Koşmak, kendi işini kendin yapmak. Öğrenmek. Bağlantılar
kurmak. Kendi dosyanı kendin hazırlamak zamanı. Masallarını
çalışmak, hayaller kurmak zamanı. Kendi hayatımın sorumluluğunu
almak zamanı.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Sanat ile uğraşırken tam bir batma
ve çıkma yaşamazsınız. Sanatsal yönden tatmin olmuşsanız
maddi olarak olamadığınız durumlar olur ya da maddi olarak tatmin
olmuşsunuzdur ama sanatasal olarak değil. Bazen ikisi birden çok
güzel gelir size bazen ikisi de olmaz. Buradaki sır o
dengesizlikte. Bizi ayakta tutan. Masal anlatmak, benimle ilgili bir
şey. Kalbimden gelmediği gibi davrandığımda işleri batırmış
oluyorum ama tam battığım anda da kim olduğumu bulup onu
çıkarıyorum. Uzun yıllar aradığım elması buluyor ve onu
bulduğum anda okyanusa geri bırakıyorum, anlatarak.
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYm8eGT8FYyb6rO-xkbR4nZgkvkPfoyh_CyJUZ__Xv6DcoXfSzkQ4rYlxEZyExhiyPrxfJ4b2QsQnYWVrsYfRDoaRDO1oAMAqh8y1GgduuXgA9uqNkcmzGUfnqcuKeoDX45RBMN5Q0Dw8/s1600/images.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="122" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYm8eGT8FYyb6rO-xkbR4nZgkvkPfoyh_CyJUZ__Xv6DcoXfSzkQ4rYlxEZyExhiyPrxfJ4b2QsQnYWVrsYfRDoaRDO1oAMAqh8y1GgduuXgA9uqNkcmzGUfnqcuKeoDX45RBMN5Q0Dw8/s320/images.jpeg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Tüm bu süreçte öğrendim ki;
kendimi sevip kendime saygı duyduğumda olaylara, insanlara, işlere
farklı bir açıdan bakıyorum. Böyle olunca da kendimi
etiketlemiyorum. Ben bir anneyim, masal anlatıcısıyım, eskiden
oyuncuydum, boşanmak üzere olan bir kadınım...... ben benim Sıla
bile değilim.
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Konuşmamı bitirdikten sonra
dinleyicilerden biri bir soru sordu. “Peki ne oldu da kendinizi
sevmeye başladınız?”</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Bu soru öyle anlamlıydı ki.
Sunumumun içine koymak istediğim, ama bu kısa sürede neresini
anlatsam diye düşündüğüm, belki de anlaşılamaz diye
kaygılandığım bir konu vardı. Bu soruyla gülümsedim,
söylenmesi gerekiyorsa zamanı şimdiymiş diye düşündüm.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Ayşe Nilgün Arıt'ı tanır mısınız?
Maya Şamanıdır. Onunla tanıştım, kitaplarını okudum ve
atölyelerine katıldım. Benim hocamdır. Bir gün bana dedi ki
“Sen sadece masal anlatıcısı değilsin.” İçimdeki beni
keşfetmemi sağlayan odur ve şamanik öğretidir.</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
Anlattım işte, ben sunumu hazılarken
çok gülmüştüm. Titanikle bağdaştırırken bunları hafife
almıştım. Hikayemi paylaşırken insanlar çok az güldü.
Bakışlarında derinlik vardı. İçlerine dönmüşlerdi. Ne oluyor
diye düşündüm, neden gülmüyorlar. Çıkışta bir kişi geldi
yanıma ve çok etkilendiğini söyledi. Çoğu kişi eski beni
bırakmama ve bundan nefretle bahsetmemiş olmama şaşırmışlardı. Onlara
ilham vermişti bu hikaye ve derine inmelerini sağlamıştı. Bu
komik değildi, bu gerçekti. Bunu komik hale getirmeye çalışan
bendim, atlatmak için. Dün gece bununla da yüzleştim. Efe ile
konuştuk telefonda yol boyunca, neler başardığımı şimdi
anlıyorum, insanların bakışları bana ayna oldu. Kendimi büyümüş
hissediyorum.</div>
Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8020717940539923763.post-47014552537426464582016-08-23T14:28:00.000-07:002016-08-23T14:28:14.777-07:00Minik Yazar Neredesin?<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8mQ3c04zsfJJYFEO-QbmektxF5_YwfjIOlLnsCtHr5TN2AWwd6F19qrzgBM3X2wVsOOUIcVZ4P6cRu6NK7uc_VKruVQ29EZc7g0xemXtYi2G_vv-7BuyarJHmvBGLIv6X2CvUxKK3b_I/s1600/IMG_0435.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8mQ3c04zsfJJYFEO-QbmektxF5_YwfjIOlLnsCtHr5TN2AWwd6F19qrzgBM3X2wVsOOUIcVZ4P6cRu6NK7uc_VKruVQ29EZc7g0xemXtYi2G_vv-7BuyarJHmvBGLIv6X2CvUxKK3b_I/s320/IMG_0435.JPG" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Datça'da "Çadır Sayfaları" Yazarken</td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Bu aralar yazmak üzerinde uzun uzun düşüncelere dalmış durumdayım. Bazen kelimeler ve harflerle aram çok iyiyken bazen de bana o kadar yabancı ve ürkütücü geliyorlar ki... Bir şey yazmak zorundaysam eğer bu beni çok zorluyor. Zorundaysam zorluyor olması doğal tabi ki... Sanatçının Yolu kitabında 12 haftayı tamamladım. Her gün sanatçı buluşmalarımı yapamadım, görevlerimin bazılarını da aksattım ama sadece 3 gün fire ile sabah sayfalarımı her sabah yazdım. Bu o kadar güzeldi ki. Yazdıklarımı birinin okumayacak olmasının verdiği rahatlıkla tüm duygularımı en içten şekilde kağıda döktüm. Blogumu da yazarken kendimi görece daha rahat hissediyorum. Acaba iş duyguları değil de düşünceleri yazmak olduğunda mı zorlanıyorum. Aslında bu da bir yanılsama çünkü bazen öyle bir zaman geliyor ki her şey kendiliğinden akıveriyor. İçteki o bağlantıyı yakalamak gerekiyor, anlatmakla aynı şey sanırım. Yazmanın ve anlatmanın kendi içinde farklı dinamikleri var ve her ikisi de bağlantı kurmadan olmuyor. Bu aralar peşine düştüğüm konulardan biri de bu... Minik yazarım içimde nerelerde kaybolduysan seni bulacağım, orada olduğundan eminim ve seni seviyorum.Sıla Topçamhttp://www.blogger.com/profile/04507542667102070909noreply@blogger.com1